Hafta sonunda Fransa’da yapılan ilk tur baÅŸkanlık seçimi sonuçları gerek geçmiÅŸin üzeri örtülen gerçekleri, gerekse gelecek açısından çok ÅŸey söylüyor. Ekonomik koÅŸullardaki olumsuzlaÅŸmanın sosyal ve siyasi istikrarsızlık yaratan sonuçları sandığa yansımış gibi görünüyor; asıl önemlisi en kötünün henüz yaÅŸanmamış olduÄŸunu, fakat harekete geçmeye baÅŸladığını kabul etmek gerekiyor. 2000’li yılların başından bu yana Türkiye’nin AB üyeliÄŸine nasıl karşı tavır aldıklarını hatırlar isek bu yaklaşımın sebeplerini anlamak zor olmuyor; demek ki olacakların farkında imiÅŸler ve tehlikenin büüymesini önlemek adına tepki vermek dışında pek birÅŸey yapmamışlar… Sorunların ağırlaÅŸmasını önlemek ve çözüm yolu için gerekeni yapmak yerine, kısa vadeye odaklanarak günü kurtarmaya ve beklentilerle geniÅŸ kesimleri yönlendirmeye çalışmış, sorunların ağırlaÅŸmasını beklemiÅŸler.
1990’ların başında iki Almanya’nın birleÅŸmesi sürecinde uygulanan para politikası tüm birliÄŸi durgunluÄŸa mahkum etmiÅŸti. Bugün ise ağır sorunlu durumdaki güney bölgesi ekonomileri tüm topluluÄŸu istikrarsızlık bataklığına çekiyor. Etnik kökeni farklı olanlara yönelik tepki artıyor, korumacı söylemler çeÅŸitleniyor; bu tür yaklaşımların salt oy almak için söylendiÄŸine inanmak ve dikkate almamanın bedeli çok ağır olacak gibi görünüyor. Finansal sermaye ile geniÅŸ kesimler arasında bir çıkar çatışmasının ortaya çıkmasını ve büyümesini önleyemezseniz, devamında yaÅŸanacakları yönlendiremezsiniz.
Finansal sermaye sorunlu ekonomilerin kemer sıkmasını ve gereken dozda acı ilaç almasını şart koşuyor, geniş kesimler de buna karşı çıkıyor. Karşı çıkan kesimlerin belirleyici olmasını engellemek ve temeldeki çatışma sebebini gözden uzak tutmak adına artık klasikleşmiş yaklaşımlar sahne alıyor. Geniş kesimler arasındaki farklılıklar ideolojik bölünme yaratmak amacı ile siyaseten kullanılıyor, güven bunalımını önlemesi gerekenler bunu aktf olarak kullanmak durumunda kalıyor. Fakat ekonomi daralmaya devam ediyor ve istikrarsızlık büyüyor. Sormak gerekiyor bu tablo en küçükten en büyüğe karar alma birimlerini nasıl etkileyecek? Güvensizliği büyüyen ve geliri azalan kesimler eskisi kadar tüketim ve yatırım harcaması yapacak mı?
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.