Dişimizi sıktıkça…
Hani eskiler derlerdi işten artmaz dişten artar diye! Bizde öyle yapıyoruz. Hayat pahalılığını peşi sıra gelen zamları göğüslüye bilmek için, tasarrufun daniskasını yapmaya çalışıyoruz ama ne fayda! Gelir gider dengemizi bir türlü ayarlayamıyor, kişisel ve ailesel bütçemizde ki cari açık(!) oranını bir türlü eksiden, artıya döndürmek bir yana denkleştiremiyoruz bile.
Neden?
Çünkü tüketimi azalttıkça üretim ve hizmet arzı yaratan yerli ve yabancı küresel şirketlerin malları ellerinde kalıyor, aynı zamanda bu arzdan vergi bekleyen iktidarımızın da bütçe açığı artmaya başlıyor.
İşte böyle durumda her ikisi el birliği ile bu tüketim arzının azalmasını, fiyat ve vergi artışları ile dengelemeye çalışıyorlar. Diğer yandan ise gene iktidar, finans çevreleri ve şirketler daha çok tüketenler için kampanyalar düzenleyerek, hiçte adil olmayan ve varlıklı kesime daha ucuz mal ve hizmet sunmuş oluyorlar.
Sonuçta, doğruyu yani? Tasarruf yaparak özellikle, ithal ürünlerde daha az tüketimi yeğleyen dar gelirliler, bu aşırı fiyatları ve vergileri sırtlayan ve bedel ödeyen kesim oluyor.
Bu yönde oluşan tepkilere ise cevap hazır, sizde çok kullanın kampanyalardan faydalanın oluyor!
Oysa ve özellikle akaryakıtta nerede ise orta ve alt gelir grupları artık hiç tüketim yapamıyor, araçları ise bahçede bir vergi ağacı gibi yeşeriyor, meyvesini ise başkaları topluyor. Keza farkına varmadan artan iletişim vergileri ve konuşma ücretleri o karda arttı ki alt, orta kesim bir biri ile kızıl derili gibi haberleşiyorlar. Bir çağrı çıktım, iki çağrı geldim gibi!
Bu konuda ki kampanya paketlerinin ise diğer tüketim ürünlerinden hiç farkı yok. Gene çok konuşanlardan yana, indirimlerle, vergiler ve kazanımlar tam tersi, tasarruf eden çoğunluğun sırtına yükleniyor.
Cari açığı bu düzeye erişmiş, üretim, hizmet ve finansal sektörünün büyük bir çoğunluğunu, yabancı sermayeye satmış bir ülke ekonomisinde, bu tüketim teşvikleri ile milli tasarrufu teşvik etmek bir yana, kişisel ve ailesel cari açıkların artması önlenemediği gibi, alt ve orta sınıfların daha da zayıflayıp yoksullaşması artırılmakta, sosyal patlamaların yolu açılmaktadır.
Sözün özü;
Ekonomik dengesizliklerin sonucunda, mutlaka sosyal dengesizliklerin beraberinde geleceği, bu sorunların ise ekonomik sorunların çözümünden de  zor ve toplumun tüm kesimlerine fatura edilip, daha pahalıya ödeneceği  unutulmamalıdır.