2011 yılı büyüme verileri beklenen şekilde geldi.
Özellikle 4. çeyrekte hızla düşen iç tüketim ve döviz kuru etkisiyle daralan ithalat, büyümeyi yüzde 5’ler civarında tuttu. Sonunda yılı yüzde 8.5 oranı gibi yüksek bir üretim artışıyla tamamladık.
Geçen yılı iki ayrı devre halinde oynamıştık. Birinci devrede şartlar uygundu. Beklenenin çok üzerinde bir büyümeyle karşılaştık.
Ä°kinci yarıda ise gerek baz etkisi, gerek dünya konjonktürü ve dış fonlardaki azalmaya ek olarak “kriz geliyor” söylemleri ve banka kredilerindeki daralmalar hızımızı kesti.
İÇ TALEPTE ANİ FREN
2011 yılının büyüme sürecine ilişkin dikkati çeken noktaları şöyle özetlemek mümkün.
â– Harcamalar yönünden son çeyrekte beklenenin çok altında bir iç talep artışı ortaya çıkmış. Daha önceki çeyreklerde büyümeye yüzde 10’ların üzerinde katkı yapan iç talebin bu niteliÄŸi, son çeyrekte yüzde 2.2 ye düşmüş.
Bu gelişme hem tüketim hem de yatırım harcamaları için geçerli. Kamunun katkısı her ikisinde de negatif.
Sert bir iniş ortaya çıkmış.
â– Bu sert iniÅŸi dış talep kurtarmış. Ä°hracatın artış hızı ithalattan fazla gerçekleÅŸince dış talebin büyümeye katkısı yüzde 3.2 olmuÅŸ. Bu süreç 2011 yılının büyüme oranını yüzde 8’lerin altına inmesini önlemiÅŸ.
Türkiye’nin büyüme dengesi iç talepten dış talebe dönmüş.
■Üretim yönünde büyümenin lokomotifliği görevini sanayi ve hizmetler sektörü yüklenirken, son çeyrekte görev dağılımı eşitlenmiş. Tarımın büyümeye katkısı artmış.
â– Ä°nÅŸaat sektörü son yıllarda büyümenin bir baÅŸka sürükleyicisi durumunda. Ãœretim verileriyle 2010 yılında yüzde 20 lerde, 2011 yılının ilk yarısında yüzde 14’lerde bir büyüme gösteren inÅŸaat sektörü, son çeyrekte yüzde 7 oranında büyümüş.
2008 YILININ ÃœRETÄ°M VERÄ°LERÄ°NÄ° YAKALADIK
Bu durumda milli gelirimizin 1.3 trilyon TL’ye yükseldiÄŸi anlaşılıyor.
Ne var ki bu veriyi dövizle ya da enflasyondan arındırılmış “reel” tanımıyla yorumlarsak karşımıza baÅŸka tablo ortaya çıkıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.