Ağır bir hastalık ya da ameliyat sonrası nekahet süreci başlar. Bu süreçte vücut dinlenir. Güç kazanır. Kendini eski yaşam koşullarına alıştırır.
Dünya ekonomileri de şimdi bu dönemden geçiyorlar. Nekahet devrini yaşıyorlar.
Kanımca dünya ekonomileri açısından “en kötü” günler geride kaldı. Avrupa geç de olsa iÅŸlerini yoluna koydu. ABD’de, yaklaÅŸan seçimlerin de dürtüsüyle ekonomiyi canlandırma çalışmaları sürüyor. Asya’da, ivmesi zayıflamış olsa da yüksek oranlı büyümeler devam ediyor.
Bunu baştan hisseden piyasaların yılbaşından mart ayının ortalarına kadar artan risk iştahı özellikle hisse senedi piyasalarında yükselişleri de beraberinde getiriyor.
Buna karşı mevcut risklerde fazla azalış yok.
Petrol fiyatları ve kamu borçları sorunları ortada duruyor. ABD’nin can damarı olan konut sektörü canlanmasını bir türlü gerçekleÅŸtiremiyor.
İşte içinden geçmekte olduğumuz dönem tam bir nekahet dönemi. Yaraların iyileşmeye yüz tuttuğu ve fakat canlanmanın tam olarak gerçekleşmediği günler.
OLUÅžUMLAR- BEKLENTÄ°LER
Ağır bir kriz sonrası gözlenen bu doğal gelişmelerden bazı örnekleri şöyle sıralayabilirim.
■Piyasalarda düzeltme hareketleri bekleniyor. Ocak ve şubat aylarındaki aşırı yükselmelerin güçlü olmamakla birlikte duraksaması ve aşağıya yönelmesi kaçınılmaz bir eğilim gibi görünmektedir.
Nitekim hisse senedi piyasasında bunun ilk işaretleri iki haftadır ortaya çıkıyor.
■Bono piyasalarındaki hareketler ise Yunan tahvil değişim operasyonu sonrası durağan bir seyir izlemekte.
■İlgi çekici bir nokta da son dört yıldır kötü haberle yatıp kalkan finans piyasalarının hâlâ bu tür haberler peşinde koşması. İyi haberler hâlâ şüpheyle algılanıyor, kötü haber arayışı sürüyor.
KuÅŸkusuz finans piyasaları kötü haberlerle dalgalanan sistemden önemli gelir elde ederler. Bu piyasalar “puslu havayı” severler.
Dolayısıyla yok İspanya, yok Portekiz ya da Çin gibi olumsuzlukların sürekli gündeme gelmesinden memnunlar.
â– Sisteme ABD ve Avrupa Merkez Bankaları’nca verilen aşırı likidite hâlâ geliÅŸen piyasalara yönelmekte nazlanıyor. “Bekle-gör” politikası süregidiyor.
Ocak ve şubat aylarında gelişen hisse senedi piyasalarına yönelen sadece 22 milyar dolarlık yeni kaynak var. Türkiye bunun 400 milyon dolarını alabilmiş durumda.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.