Türkiye, belki de kurulduğundan bu yana en tehlikeli sürecin içinde büyük bir sınav veriyor. Ekonomisi ‘başarılı’ palavrasıyla sıcak paraya mahkûm edilirken, siyasette diz çöktürülmeye uğraşılıyor.
Önümüzde bir korku tüneli var. Genç cumhuriyet belki de hayatının kararlarını vermeye hazırlanıyor. Tıpkı üniversite sınavına giren bir gencin kıskacında, bir korku tünelinde ilerliyor. Başbakan’ın Obama ile görüşmesinde Suriye konusundaki açıklamalarını dikkatle okursak, bunu deşifre etmek mümkün.
Belli ki Suriye konusunda ciddi bir baskıyı yemiş ve meselenin halen bir iç sorun olduğu konusundaki tavrı sergilemeye devam ediyor. Oysa kendi seçmenini bile ikna etmekten uzak bu meselede, ülkeyi bir felakete götürüp götürmemek an meselesi…
Bölgede ABD’nin çıkarlarına uygun olarak yapılacak bir Suriye müdahalesi, bizi telafi edilemez açmazlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bir diğer önemli kırılma noktası ise anayasa… Demokratikleşiyoruz adı altında ülkenin ana sütunlarıyla oynanacak bir eylemin tam ortasındayız.
Türkiye’de yaşayanların bir bölümünü belki de Birleşmiş Milletler’e ikiz anlaşmalar çerçevesinde götürecek ve önce federasyon, ardından da parçalanmaya yol açacak bir Ali Cengiz Oyunu oynanıyor.
Ülkede yaşayan kimse demokratik bir ortamdan ve anayasadan imtina edemez. Fakat gerçek hedef bu mu, işte asıl dananın kuyruğu burada kopuyor. Vatandaştan basına nasıl bir ‘ileri’ palavrası içerisinde demokrasi oyunu oynandığına hepimiz şahit oluyoruz.
Oysa Anayasa’nın 2. Maddesine iliştirilecek yeni bir halk tanımıyla, ikinci İsrail’in önünü açacak bir intihar girişimi ile karşı karşıyayız. Türkiye’den toprak isteyen, Irak’ın kuzeyine peydahlanan, Suriye ve İran topraklarına göz diken bu çakallar kırılma anını, tıpkı 1 Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi ülkemizde yaşayacaklar.
İşte şimdi Türk insanının oylarıyla gönderdiği milletvekilleri, ortaya konulacak tavırlarla kimin vekili olduğunu gösterecek. Ya 1 Mart 2003’teki gibi milletin geleceğinden ve çıkarlarından yana tavır koyup, ülkeyi küresel banker cehennemine çevrilmekten kurtaracak ya da birilerine biat edecek.
Nitekim New York Times’ta anayasaya atıfta bulunarak verilen kritik birkaç ay tanımlaması da bunu doğruluyor. Şimdi bu korku tünelinde ilerleme zamanı… Şimdi milletten mi, bankerden mi yana tavır konulacağının sınavını verme zamanı.
Şimdi genel başkanların değil, milletin vekili olduğunuzu kanıtlamanın, şimdi yürütmeden bağımsız bir yasama organı olduğu tavrını sergilemenin dönemi. Şimdi aklı selimi sergilemenin süreci…
Bu ülkenin vatandaşları oylarıyla sizi oraya gönderdi. Sizi listeye genel başkanınız koymuş olabilir, ama ne olur bu kez milletin vekili olduğunuzu hatırlayın ve vicdani sorumluluğunuzu yerine getirin. Korkmayın. Unutmayın ki korku tünelindeki kâbus, çıkınca sona erer.