Her zaman AKP’yi eleştirdiğim için çok serzeniş alıyorum. Halbuki ben bir çok yandaş medya mensubundan çok daha yakınım AKP’in politikalarına. Mesela AKP-Obama ortaklığı benden 5 yıldız alıyor. AKP’nin Suriye politikasını sonuna kadar destekliyorum ve CHP’nin bu konudaki söylemini çok 3. Dünya Sosyalizmi kokar buluyorum. AKP’den hala ciddi bir yapısal reformlar atağı bekliyorum. Dünyada risk iştahının alıp başını gittiği bu günlerde TL yine Döviz Sepeti’ne karşı dibe çöküyorsa, Türkiye’nin ekonomik modelinde çok ciddi sorunlar var demektir. Bu modelin artık en iyimser günlerde dahi yabancı yatırımcıların takdirini kazanmadığının göstergesidir.
Hem bütçe hem de para politikasının konjünktürel olarak çok gevşek olduğunu söyledim, ama en doğru politikaları da izlesek, Türkiye’nin iç talebe bağlı büyüme modelini “kentsel dönüşüme” tabii tutmadan sorunun altından kalkamayız. İşgücü verimliliğini artırma girişimleri çok yerinde bir karardır, ama 4+4+4 bu çabanın kaptan gemisi olması gerekirken, bir avuç Şeriat hastasına peşkeş çekildi. Bugünün Türk genci, yaırının Türk çalışanı politik mülahazalar yüzünden yine düşük ücret ve hayatının yarısını işsiz geçirmeye mahkum ediliyor. Babacan’ın tasarrufları teşvik etme girişimleri de hedefi 12’den vuruyor, ama buna Erdoğan’ın faiz düşmanlığını sona erdirerek destek vermesi lazım.
AKP’nin sendikal haklarla ilgli TBMM’den geçirdiği yasa 21ci Yüzyıl Dünyası için utanç kaynağıdır. Resmen bizi sendikaların komünist ajanı olarak algılandığı 20. Yüzyılın başlarına geri götürür. Ben sapına kadar kapitalistim, ama kapitalizm vahşi piyasa düzeni, güçlünün zayıfı yediği bir jungle değil. Kapitalizm de demokrasi gibi bir kurallar bütünü. İşverene tüm hakları ver, işçiyi sendikalaşsızlaştır, olmaz, sosyal adalet bozulur. Buna karşın kıdem tazminatlarının devlet kontrolünde bir fona devredilip her yıl şirketin ödeme yapması ve devletin emekli olan işçilerin maaşlarını garanti etmesi son derece yararlıdır.
AKP hayırlı bir işe daha imza atıyor, yeni Türk Ticaret Kanunu’nu Temmuz’da yürürlüğe sokuyor. İnşallah artık AKP içinde iyice yuvalanan çarıklı küçük tüccar kazanıp yasanın yürürlüğe girmesini ertelemez. Bu ufak bir tefferrüat değil. Bu satırlarda AKP’nin Erdoğan köşke çıktıktan sonra parçalanma sürecine gireceğini sizlerle paylaştım. Bunun sebeblerinden biri de hem işçi, hem de işveren haklarını koruyan bir parti olmak güçdür. Her iki kesiminde ortak düşmanı militarist-Kemalist yarı-junta rejimi olduğunda, her kesim 2001 krizi denen felaketin yaralarını sarmaya uğraşırken, bu tezatı bir süre idare edersiniz. Sonra da güçlü büyüme ve reform heyecanı ile sınıfsal çatışmalar bir süre daha kaynatılır. Ama sonunda keser gelir sapına girer. AKP şu ana kadar hep işvereni kayıran bir tutum izledi ve artık dini görüşü ne olursa olsun, işçi sınıfı Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişiminden payını almadığını farkediyor. Yakında başlarına AKP’in deynekçi diktiği kır ağalarını defedip kendine yeni bir parti arar.
Pardon, bu yazıda AKP’yi eliştirmeyecektim değil mi? İçimdeki 750 cl Bazuka’nın sesi bu, kulak asmayın. Bu akşam hindiba suyu ile fondipliyorum, ayrı bir nostaljik kafa yaptı. Yeni TTK’yı sonuna kadar destekliyorum. Eksikleri var, en azından ben basın taramamda finansal kesimi düzenleyen yasalar hakkında istediğimi bulamadım. Ama, basında tartışılan ve iş dünyasının, daha doğrusu küçük Şark burjuvasinin itiraz ettiği her başlıkta yasa koyucu sonuna kadar haklı.
Tüm dünya Internet’e geçiyor, Internet ekonomisi dünyanın 5 numaralı ekonomisi olmuş bizim bezirgan her şirketin internet sitesi olmasına itiraz ediyor. Şeffaf muhasebe hesapları tutup bunu müşteriler ve tedarikçilerle paylaşmayı reddediyor. Bu yüzyılda her kuruluş ticari başarı için kendini tanıtmak, markalaşmanın yolunu ararken, bu kafa inatla 19 Yüzılda yaşamaya devamı yeğliyor. Niye? Çünkü bizim aslan KOBİ’lerin çoğu vergi kaçakçısıdır. Sosyal güvenlik primi ödemez. Bu düzene de Menderes’ten bu yana tüm merkez sağ hükümetler arka çıkmıştırr. AKP bu arı kovanına çomak sokacaksa, helal olsun.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ.