Yunanistan borç silme operasyonunu başarı ile tamamladı. Euro bölgesi biraz rahatladı. ABD’de işsizlik düşüyor ve canlanma işaretleri artıyor. Küresel likidite bolluğu sürüyor. Dünya borsaları yükseliyor.
Bu umut veren resmi petrol fiyatları bozuyor. Geçen hafta Brent petrolün varil fiyatı 2008 ortasından bu yana ilk kez 128 doları gördü. Son baktığımda 125 dolar civarında dolaşıyordu. Yıllık artış yüzde 14, iki yıllık ise yüzde 66’dır.
Yakın geçmişi hatırlatmak için petrol fiyatının 2007 sonrasındaki seyrini grafikle gösterdim. Aylık ortalamalardır. Zirve Temmuz 2008’de: 144 dolar. Taban ise Aralık 2009’da: 34 dolar.
Petrol fiyatı nereye kadar yükselir? Dünya ekonomisini nasıl etkiler? Türkiye için hangi riskleri beraberinde getiriyor? Galiba herkes bu sorulara cevap arıyor. Ben de topa giriyorum.
Arz ve talep
Fiyat hareketlerinde arz ve talep etkilerini ayırmak önem kazanır. Talep tarafı artık iyi biliniyor. Fakir ülkeler zenginleştikçe daha çok enerji kullanıyor. Ekonomik gelişme petrol talebinde hızlı artışa yol açıyor. Ucuz petrol dönemini sona erdiriyor.
Mevcut tüketim anlayışının içerdiği çelişkiyi küresel krizi tartışırken vurguladım. Başta enerji, doğal kaynak israfı üzerine inşa edilen bir ekonomik sistem ilelebet sürdürülemez. Uzun dönemde bir “medeniyet kırılması” kaçınılmazdır. Ancak uzun dönem çok sayıda kısa dönemden oluşur. Yani fiyat kademe kademe yükselir. Arada dalgalanır. Bazen küresel konjonktür, bazen arz yanlı gelişmeler fiyatın belirlenmesinde etkili olur.
Uzun dönemin dengesini yansıtan (temeller – fundamentals- deniyor) fiyat nedir? Araştırmalar 100 dolar civarı diyor. Dolayısı ile son artış büyük ölçüde arz kökenli riskleri yansıtıyor. Başı İran’la ilgili sorunlar çekiyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.