Aralık ayındaki AB Liderler Zirvesi’nde kararlaÅŸtırılan mali sıkılaÅŸtırma üye ülkeler tarafından mart ayının ilk günlerinde kabul edildi. Gerçi içinde bulunduÄŸumuz borç krizine hemen bir faydası yok ama daha uzun vadede iÅŸe yarayabilir ve yeni bir mali krizi önlemeye katkısı olabilir.
â– Avrupa Merkez Bankası’nın bankalara verdiÄŸi 3 yıllık yüzde 1 faizli kredinin ikinci ayağı da tamamlandı. 1 trilyon Euro’yu bulan bu kaynak bir yerde bankaların batmamasını sigorta etti ve ülke borçlarının çevrilmesini kolaylaÅŸtırdı. Ä°talya ve Ä°spanya’nın faizlerinin yüzde 5’in altına inmesi bunu gösteriyor.
â– Yunanistan’ın borç takası geçen hafta kazasız belasız atlatıldı. Takasa katılım oranı tutturuldu ve komÅŸunun 105 milyar Euro borcu silindi. Bu hafta Yunanistan’a söz verilen 130 milyar Euro’luk ikinci yardım paketinin onaylanmasına sıra geldi. Böylece 19 Mart’ta Yunanistan 14.5 milyar Euro tutarındaki borç geri ödemesini yapacak ve iflas etmekten kurtulacak. AB krizinde çok önemli bir eÅŸik de böylece aşıldı.
â– Geriye Avrupa bankalarının yıl ortasında yüzde 9’luk asgari sermaye yeterlilik oranını tutturmak için sermaye bulmaları kalıyor. Bunun için daha süre var.
â– Tabii ki bunun arkasından da AB’nin yeniden büyümeye geçmesi gerekecek ki, krizden çıkılsın, resesyondan kurtulunsun.
NEYÄ° SATIN ALDILAR:
AB krizinde önemli bir eşiğin geçilmesi finansal piyasalarda öyle iyi karşılanmadı. Yeni bir çıkış veya risk alma iştahı yaratamadı.
Kaldı ki aynı haftada ABD ekonomisinin de giderek düzelmekte ve normale dönmekte olduğu haberleri geldi. Son açıklanan tarım dışı istihdam beklentilerin üzerinde gerçekleşti, işsizlik oranı yüzde 8.3 ile aynı kaldı. Piyasalar bu iyi haberleri de satın almadı.
Neyi satın aldılar?
â– Birincisi, Fed BaÅŸkanı Bernanke’nin son konuÅŸmasında ekonominin normale dönüşüne atıfta bulunmasını ve yeni bir parasal geniÅŸlemeye vurgu yapmamasını.
â– Ä°kincisi, Avrupa Merkez Bankası BaÅŸkanı Draghi’nin basın toplantısında yeni bir para paketinden bahsetmemesini.
Bu nedenle de her iki kıtadaki olumlu gelişmeler finansal piyasalarda aynı olumlulukla karşılanmadı.
Bir dönemin sonunu ne belirleyecek?
Geçen hafta iyi haberler iyi karşılanmadı. Ama sert satışlar da olmadı ve bir çöküş gerçekleÅŸmedi. Madalyonun öteki yüzünden bakarsak da “Yunanistan’ın takası baÅŸarısız olsaydı piyasalar çökebilirdi” diyebiliriz. Neyse ki bu test baÅŸarılı bir ÅŸekilde atlatıldı. Piyasalar neden iyi olamadığına gelince…
Küresel kriz sonrası finansal piyasalar “merkez bankalarının saÄŸladığı bol likidite ve tarihi düşük faiz” zemini üzerinde yükseliyor. Åžimdi uyuÅŸturucu bağımlısı gibi, bunun devamını istiyorlar. “Merkez bankaları bassın paraları, biz onu alıp daha yüksek oranlardan satalım veya deÄŸerlendirelim, kâr edelim” yaklaşımındalar. Ancak ekonomilerin düzelmekte olduÄŸu dönemde bu artık mümkün deÄŸil. Bol likiditenin de bir sonu olmalı. Hem ekonomi düzelecek hem bol ve ucuz paraya devam edilecekse enflasyonu kimse tutamaz. Piyasalar sanki bugünkü fiyat düzeylerini gerçekçi olmayan beklentilerle yakalamış ve bunu korumaya çalışıyorlar. Bu da bir yere kadar gider.
Nereye kadar gideceği ise bol likidite döneminin sonuna veya böyle bir algının oluşmasına bağlı. İşte o aşama aldatıcı balayı döneminin bittiği, gerçek hayatın başladığı bir aşama olacak. O aşamada fiyat dengeleri yeniden kurulacak. Bu dengenin, ekonomik durum toparlanmakta olduğu için, o kadar da aşağıda kurulması gerekmeyebilir. O zamana kadar da, piyasalar gelecek likiditeye bağlı aşağı veya yukarı yönde dalgalanabilir.
SONUÇ: “Her yokuÅŸun bir iniÅŸi, her geliÅŸin bir gidiÅŸi vardır.” Türk atasözü
ABDURRAHMAN YILDIRIM
ABDURRAHMAN BEY SİZİ BU SİTEDEN TAKİP EDİYOR OLMAK ÇOK GÜZEL