Türk siyasetinde tarihi dönüşümlerin başlayacağı günlere girdik. Değişimin iki temel nedeni var. Birincisi, muhafazakar Islam artık tek bir parti çatısına sığmayacak kadar büyüdü. İkincisi, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu Sav-Baykal vesayetini üstünden atarak gerçek lider oldu. Değişimi hızlandıran faktör ise 2013 anayasa referandumu ve Erdoğan’ın köşke çıkma ihtirası. 2014 yılına geldiğimizde Türkiye’de siyasetin topoğrafyası tanınmaz denecek kadar değişmiş olacak. Bu değişimden en olumsuz etkilenebilecek parti AKP. CHP ise ya tarihe karışacak, ya da kendine yeni bir taban bulup iktidarın gerçek alternatifi olacak.
Önce değişimi tetikleyen unsurlarla başlayalım, bunları anlamadan NİYE AKP daha 10 yıl rakipsiz Türkiye’yi yönetibilecek bir partinin bu kadar zor bir durumda olduğunu çözemeyiz. Erdoğan kendinden önce her kudretli siyasetçi gibi Köşk’ün şehvetine kapıldı. Ama Erdoğan’a haksızlık etmek istemiyorum. Siyaset ihtiras ve  fetih işidir. Başbakanlık artık sıkıcı hale geldi, artık en tepeye tırmanmanın zamanı geldi. Ayrıca, Erdoğan eminim şu soruyu da soruyordur: Gül yeniden seçilmeyeceğine göre Köşk’e kim çıkacak? Kim çıkarsa çıksın, Erdoğan’la Gül kadar ahenkli çalışmaz. Arınç gibi partiye ve davaya sadakati sorgulamayacak bir ismi dahi Köşk’e yerleştirseniz, Erdoğan’ın işine karışacaktır.  Siyasetin tabiyatı bu.
Erdoğan bu anayasa ile de Köşk’e çıkmaz. Demirel ve Özal örnekleri çok taze. Erdoğan daha önce rastlanmamış karizması ve organizasyon yeteneği ile bir süre kendine sadık bir başbakan eliyle partiyi yönetebilir. Ama, dedim ya, rekabet ve ihtiras siyasetin tabiyatı. Erdoğan’ın 10 yıl Köşk’te kalacağını göz önüne alırsak muhakka onu iplemeyip partiyi ele geçirmeye çalışacak isimler çıkacaktır.
Bu yüzden, Erdoğan ona Köşk’ten de partiyi yönettirecek bir anayasa ister. Mesela, başbakan ve/veya Kabine’yi atama yetkisi Erdoğan’a verilse, hem aktif siyaseti hem de AKP’yi elinde tutmasına yarayacak bir ödül-ceza mekanizmasına kavuşur. Erdoğan’ın emellerinin önündeki tek engel CHP. Bu yüzden AKP CHP’yi zayıflatmak, gerekirse bölmek için yargı dahil her türlü yöntemi deneyecektir. Bu konuyu aşağıda daha derinlemesine anlatacağım.
Erdoğan’ın Köşk’e çıkma döneminin yaklaşması partiyi çok zor bir anda yakaladı, çünkü artık muhafazakar Islamcı hareket tek bir partiye sığamayacak kadar genişledi, olgunlaştı ve farklılaştı. AKP-Gülen Cemaati arasındaki çekişme bu evrimin sadece bir yüzü. Erdoğan gidince, liberal Islamcılar (özellikle kadınlar) ve gerçek muhafazakarlar, diğer tarikatlar, ve sosyal sınıf ayrılıkları da kendini gösterecek. Mesela, Islamcı hareketin içindeki kadınlar artık erkekler tarafından itilip kakılmak ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten bıktılar. Diğer inançlarla yan yana yaşamaktan sıkılmayan, mesela Alevilere kucak açan liberal Islam’la katı Sünni gelenek de yakında ayrışabilir. En son olarak ise AKP’in iktidarı İslamcılar arasında ciddi sınıf farklılıkları yarattı. Arıtk Islamcı bir aristokrasi ve büyük burjuva var. Bunların çocukları ABD’de okuyor, eşleri jip sürüyor. Bir de ihale ve teşviklerden payını alamayan, hala iş bulamayan  İslam var. Bunların çocukları ise imam-hatiplere itiliyor, her ay erzak çıkını bekleyerek yaşıyorlar. Bu sınıf çelişkisi uzun süre aynı partide barınmaz.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.