Avrupa borsaları haftaya iyi başlamadı. Satış dalgası İMKB’ye de yansıdı. Euro, dolar karşısında biraz değer kaybetti. Son baktığımda parite 1.34’e inmişti. Sepet kur bir 2.08 TL’ye tırmandı ama tekrar 2.07 TL’ye döndü.
G-20 ülkeleri ekonomi bakanları yılın ilk toplantısını Meksika’da yaptı. Gündem euro bölgesi sorunlarına odaklandı. Euro krizinin dünya ekonomisine olumsuz etkilerini asgariye indirme çabasını yansıtıyor.
Sorunlu ekonomilerin etrafına “yangın duvarı” örecek çapta (2 trilyon dolar) destek sağlamanın yolu aranıyor. Avrupa-dışı ülkeler IMF üzerinden katılıyor. Herhalde Türkiye de para verecektir. Nereden nereye… Ama Almanya planı kabul etmedi.
Yarın Ocak dış ticaret verileri açıklanıyor. Dış açığın daralacağı biliniyor. Ne kadar? Geçen yıl 7.3 milyar dolardı. Piyasa 6.2 milyar dolar öngörüyor. Daha düşük gelebilir. “Yumuşak iniş” senaryosu için kritik önemdedir.
Damdan düşenin…
Pazar günü değindim. The Economist (18 Şubat) Yunanistan’ın mutlaka euro’da kalmasını savunan bir yazı yayınladı. Ne olmuş; sağda solda euro’yu terk etmenin yüksek maliyetini anlatan çok yazı var diyebilirsiniz.
Fark yazarlarda: M. Blejer Arjantin’in, G. Ortiz ise Meksika’nın Merkez Bankası eski başkanı. Özellikle ilki önemli; çünkü Drahma’ya geri dönüşü önerenler hep Arjantin’i örnek gösteriyor.
Okurken güzel özdeyişler hatırladım. Biri hemen akla geliyor: “Damdan düşenin hâlini sadece daha önce düşen anlar.” Başkaları da var: “Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş”, “bekâra boşanmak kolaydır” vs.
Yazı Arjantin’de Peso’nun dolarla hukuki bağının kesilmesi sırasında ödenen büyük faturaya odaklanıyor. Bankalara hücum; çöken mali sistem; yasaklanan para çekme: reel kesinde iflas dalgası; borçludan alacaklıya keyfi servet aktarımı vs. Liste uzun…
Dikkat: Arjantin Peso’yu bırakmadı, sadece dolar karşısında değerini düşürdü. Yunanistan’da bütün kontratlar euro ile yapılmıştı. Drahma’ya çevirmenin yol açacağı yasal kâbus ve ağır ilave yükler özellikle vurgulanıyor.
IMF yapamaz
“Yapılması gereken euro’nun terk edilmesi değil, euro bölgesinin ve Yunanistan’ın özel koşullarını yansıtan bir çerçevenin kurulmasıdır. Uyum ve reform sürecinin uzun süreceği (belki on yıl?) kabul edilmelidir.
Rekabet gücü uyumun ve yapısal reformların bir sonucu olarak ortaya çıkar; desteğin ön koşulu olmamalıdır. Piyasaların uzun süre Yunanistan’a kapalı kalacağı ve büyük miktarda uzun dönemli resmi finansman gerektiği bilinmelidir. Kamu kesiminde uyum ve özel kesimde nominal ücret indirimleri eşit ağırlık taşımalıdır.
Bu program en iyi euro çerçevesinde tasarlanıp uygulanabilir. IMF uzun dönemli taahhütler için analitik yeterliliğe sahip değildir. Yunanistan uzun ve zor bir yola çıkmıştır; euro bölgesinin dışı yerine içinde yolculuk daha az travma, daha çok başarı getirir.”
Yazı böyle bitiyor. Bence IMF uyarısı hayatidir. Damdan düştük, biliyoruz.