Bu haftanın en önemli gündem maddesi 29 Şubat’ta Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yapacağı ikinci 3 yıllık LTRO (Long Term Refinancing Operation) ihalesi. Miktara göre piyasadaki yön nasıl olabilir? Yaklaşık bir ay kadar önce yapılan bir ankette bu ihaleden ortalama 325 milyar euroluk bir fonlama sağlanacağı yönündeydi. Ancak sonrasında tahminler 1 trilyon euroya kadar çıktı.
Haftalardır beklenen an yaklaştı. Piyasalar bir süredir 29 Şubat’ta Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yapacağı ikinci 3 yıllık LTRO (Long Term Refinancing Operation) ihalesini bekliyorlardı. Likiditenin devamı, fonlamanın uzun süreli ve ucuz olması, buna karşın bankaların katılıp katılmayacağı, bunun ECB’nin son ihalesi olup olmayacağı sürekli tartışıldı. Ve karar haftasındayız artık…
Ancak önce sadece bu hafta değil, önümüzdeki dönem için de önemli olabilecek G-20 maliye bakanlarının Meksika’daki toplantısına bir göz atmakta fayda var. G-20 maliye bakanları toplantısında; AB’deki iki ayrı “kurtarma” fonunun; kısa vadeli EFSF (Avrupa Finansal İstikrar Fonu) ile daha uzun vadeli olan ESM (Avrupa İstikrar Mekanizması); tek çatı altında toplanarak 750 milyar euroluk (yaklaşık 1 trilyon dolar) daha büyük bir güç oluşturması tartışılmış. Her ne kadar Almanya buna çok da sıcak bakmıyor olsa da (Bu arada bugün Almanya’da, Yunanistan’a yapılacak ikinci kurtarma paketinin parlamento oylaması var. Ha keza bu hafta içinde Hollanda ve Finlandiya’da Yunanistan yardımını oylayacak… (Reddedilme ihtimali düşük ancak red oylarının miktarı ilerisi için takip edilecek.) IMF’nin talep ettiği 500-600 milyar dolarlık ek imkân, halihazırdaki 358 milyar dolarlık IMF fonuyla birleştirilerek 2 trilyon dolarlık “Dünya Kurtarma Fonu” oluşturulması gündemdeymiş.
2008 krizinden bu yana 3 sene geçti ve G-20’de halen daha “kurtarma” tartışılıyor. Daha önceki ‘kurtarmalar’ işe yarasaydı, halen daha yeni yeni fonlar icat etmek, varolanların imkanlarını genişletmek tartışılır mıydı? Henüz daha böylesi bir krizin tekrarlanmaması için net, elle tutulur bir önlem, yepyeni bir yapı önerisi yok ortada. Eğer yepyeni olmasa da “düzeltilmiş” bir modelle yola devam edilmeyecekse bu fonların yepyeni bir krizde işe yarayıp yaramayacağını kim garanti edecek? Kaldı ki halen daha hata yapmış olanların bu hatalarını nasıl “kamuya yükleriz” yöntemleri üzerinde çalışılıyor. Ne hataların önlenmesi, ne de hataları yapanların “cezalandırılması”; hadi bundan geçtim, caydırılması; yönünde hiçbir adımdan söz edilmiyor.
Nisan ayındaki G-20 liderler zirvesinde bu konular netleşecek. Oradan da benim umudum azaldı. Küresel finansal sistemini nasıl “kurtarırızdan”, hasarlardan nasıl “koruruz” aşamasına geçilmedikçe G-20’ler daha çok havanda su dövecekler. Siyasilerin, politika yapıcılarının da işi zor… Bir yanda farkında oldukları “gerçekler”; diğer yanda oy kaygısı ve küresel finans sektörünün “aşırı düzenlemelerin büyümeyi aşağı çeker” şeklindeki yıllardır süren “başarılı lobi” faaliyetleri…
Yeniden haftanın “olayı” LTRO-II ihalesine dönersek… Piyasanın kilitleneceği miktar ve kimlerin katıldığı olacaktır. Faiz nasılsa belli: Yüzde 1. Kimlerin katıldığı ihale sonrasındaki piyasa dedikodularından öğrenilecek. Bu ihalenin son olması ihtimaline karşın büyük bankaların da ihaleyi “son fırsat” olarak görmesi durumunda sonuçlar ilginç olabilir. Piyasaları asıl ilgilendiren miktar aslına bakarsanız. Zira Ocak ayının 9’undan bu yana piyasaları yükselten “likidite meltemindeki” son büyük “voli” bu ihale olacak.
Miktara göre piyasadaki yön nasıl olabilir? Yaklaşık bir ay kadar önce yapılan bir ankette bu ihaleden ortalama 325 milyar euroluk bir fonlama sağlanacağı yönündeydi. Ancak sonrasında 1 trilyon euroya kadar tahminler yükseldi. Görünen o ki…
– 300-350 milyar euronun altı: Euro lehine bir durum söz konusu. Arzı “sınırlı” kalan euronun son günlerdeki yükselişini; biraz da hızlanarak; sürdürmesi söz konusu. Mart ayında 1.3725’in üzerinin test edilmesi olasılığı artar. Ancak bu rakamın “düşük” olarak algılanma ihtimali yüksek ve bu durumda varlık piyasalarındaki ralli hız kesecek ve hatta kâr realizasyonları için “iyi” bir mazeret olacaktır.
– 350-600 milyar euro arası: Euronun değer kazanması yavaşlayarak da olsa sürer, yükselişi sınırlı olur. 1.3550-1.3620 seviyeleri; hatta 1.3715 dahi; test edilebilir! Varlık piyasalarındaki ralli havası sürdürülmeye çalışılır ancak arada birileri “Hepsi bu muydu?” diyerek kârlarını cebe koyacaklardır.
– 600 milyar eurodan fazlası: 1 trilyon ve hatta daha üstü de dahil… Euronun arzının bu denli artmış olması euronun değer kazanmasını durdurur, hatta geriye çevirir. Yeniden 1.30’un altına inilmesi, hatta 1.2650’lerin ikinci kez test edilmesi olasılığı artar. Euroya rağmen varlık fiyatları yükselişlerini bir süre daha sürdürebilirler. Ancak hisse senetleri cephesi değilse de geçtiğimiz hafta içinde 93.24 ile euro bazında yeni bir tarihi rekor kıran Brent petrolü AB’de yeni bir tartışma başlatabilir.
Özetle, LTRO-II bu hafta ve hatta Mart ayı için önemli. (2 Mart’ta İran’da seçimler var ancak sonuçlar önümüzdeki haftayı daha çok ilgilendirecek.)
Hafta boyunca Alman borsa endeksi DAX’ın 6.800’ün altında bir günlük kapanış yapması, LTRO-II’nin sonucunun piyasaları mutlu etmediği anlamına gelecektir.
Euro/dolar paritesinde de 1.3620’nin üzerindeki günlük kapanışlar önemli mesajlar verecek!