Küresel düzeyde finansal piyasalarda bugün yaÅŸanan eÄŸilimleri yaklaşık altı ay öncesi ile mukayese ettiÄŸimizde her ÅŸeyin deÄŸiÅŸmiÅŸ olduÄŸunu görüyoruz. Ayrıca geliÅŸmekte olan ekonomilerdeki hareketliliÄŸin daha büyük olduÄŸu da dikkat çekiyor. Riskten kaçınma eÄŸiliminin durmuÅŸ, kısmen terse dönmüş olması bu sonuçta belirleyici gibi görünüyor. GeliÅŸmiÅŸ ekonomilerin merkez bankalarının parasal geniÅŸleme lehine aldıkları karar ve uygulamalar, bu geliÅŸmelerin arkasındaki temel sebep olarak dikkat çekiyor. Detaya indiÄŸimizde ise fark yaratan en önemli deÄŸiÅŸikliÄŸin ise Avrupa Merkez Bankası’ndan geldiÄŸini görüyoruz. Bu aÅŸamada sormak gerekiyor. İtalya ve İspanya’nın durumu kritikleÅŸmese ve buna baÄŸlı olarak hem Euro Bölgesi’ne hem de küresele iliÅŸkin beklentiler iyice olumsuzlaÅŸmasa Avrupa Merkez Bankası bu ÅŸekilde eyleme girer miydi?
Bugüne kadar bu şekildeki eylemden kaçınmış olmasının gerekçeleri önemli ise günü kurtarmak adına çok ciddi riskler alınmış olmuyor mu?
Avrupa Merkez Bankası’nda yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile birlikte ciddi bir zihniyet deÄŸiÅŸikliÄŸi de yaÅŸandı. Almanların etkisi önemli ölçüde azaldı. Eskiden geleceÄŸi riske atmamak adına günü kurtarma eÄŸilimi güçlü deÄŸildi ve euronun diÄŸer geliÅŸmiÅŸ ekonomi paraları gibi “carry trade” parası olması istenmiyordu. YaÅŸanan deÄŸiÅŸimde geleceÄŸi korumak adına günün kurtarılamayacağı ve buna baÄŸlı olarak herhangi bir gelecek olmadığı gerçeÄŸi kabul edilmiÅŸ oldu. Üç yıllık repo ihaleleri ile Avrupa Merkez Bankası batık da olsa Euro Bölgesi bankalarını fonlayacak, onlar da öncelikle sorunlu üyelerin borçlanmasına destek verecek; zamana yaygın olarak eriyen öz kaynakları takviye için de deniz aşırı riskler almak zorunda kalacaklar ve euro diÄŸer tüm paralara karşı deÄŸer kaybeder hale gelecek. Likidite konusundaki bu durum diÄŸer geliÅŸmiÅŸ ekonomi merkez bankalarının belki de ek risk alması gereksinimini önemli ölçüde azaltacak… Henüz bunların hepsi olmadı, fakat finansal piyasalar böyle olacakmış gibi fiyatlama yapıyor; geliÅŸmekte olan ekonomiler cephesindeki spekülatif finansal hareketlilik öyle diyor.
Bu aÅŸamada sormak gerekiyor. Avrupa Merkez Bankası kontrolsüz bir likidite geniÅŸleme sürecinin kapısını bir daha kapatmamak üzere açtı ise küresel düzeyde ve özelde Euro Bölgesi’nde neler yaÅŸanır? İlk olarak küresel düzeyde yaÅŸanan likidite geniÅŸlemesi kısa vadede spekülatif karakterli rüzgarlar estirir, bunlar da sorunları ağırlaÅŸtırıp, dengesizlikleri artırarak orta vadeli kırılganlığı dramatik boyutlara yükseltir. Kısa vadede varlık deÄŸerlerindeki yükseliÅŸ bilançoları rahatlatır, risk alma isteÄŸini canlandırır, bu süreçte emtia fiyatları da yükselir ve enflasyon tehlikesi büyür; Euro Bölgesi hem olumlulukların, hem de olumsuzlukların görece daha yoÄŸun yaÅŸanacağı merkez olur. Euronun deÄŸer kaybı teorik olarak rekabet gücünü artırabilir, fakat bu durum ekonomi cephesindeki kötüye gidiÅŸi terse çeviremez. Enflasyon canavarı geri döndüğünde ise Euro Bölgesi’ni kimse kurtaramaz. Bu durumun farkında olanlar Euro Bölgesi’ne yatırım yapmaz, saÄŸlayacağı maliyet avantajları nedeniyle borçları euroya dönüştürme veya euro cinsi borçlanma eÄŸilimi güçlenir. GeliÅŸmekte olan ekonomilerin de en az geliÅŸmiÅŸ ekonomiler kadar sorunlu hale gelme süreci hızlanır, rekabet koÅŸulları iyice olumsuzlaşır ve gelir dağılımı bozulur. Arap Baharı türünden istikrarsızlık dalgalarının etki alanı kademeli olarak geniÅŸler. Euro Bölgesi’nin gündem olmaktan çıkmasının küresel maliyeti dayanılamayacak kadar ağır olur, tüm ezberler bozulur. Bugünün koÅŸullarında parasal geniÅŸlemenin çözüm olmadığı, ekonomik ve sosyal alandaki istikrarsızlık artışını gizleyerek günü kurtardığı kısa sürede açığa çıkar…
EÄŸer Avrupa Merkez Bankası bu ayın sonundaki ikinci üç aylık repo ihalesinde piyasaların umduÄŸu gibi 1 trilyon euro civarında bir taze likiditeyi, euronun “carry trade” parası olmasını engelleyecek düzenlemeler olmadan verir ise devamındaki geliÅŸmeleri kontrol etmekte çok zorlanır. Åžimdilik sakin görünen emtia fiyatları yukarı yönde hareketlenir, enflasyon beklentileri bozulmaya baÅŸlar ve riskten kaçınma eÄŸilimi geri döner. Genel seçimler ve sandıktan çıkacak muhtemel sonuçlar ise bu süreci hızlandırır. Yunanistan’a yaptığı türden baskıyı İtalya ve İspanya gibi ekonomilere uygulayamaz ve birliÄŸin dağılma sürecine girmesi önlenemeyebilir.
Parasal genişleme yönündeki beklentiler riskten kaçınma eğilimini risk almaya, ekonomideki deflasyonist baskıyı enflasyonist olana dönüştürmeye başladı. Bu durum belirsizlik ve kırılganlığın azaldığı anlamına gelmiyor; sürdürülebilir olmayan rotada sınırlar zorlanıyor. Gelişmeler Türkiye açısından da önemli, kısa vadede Türk Lirası değerlenmiş, enflasyon baskıları kısmen azalmış ve cari açığın finansmanının kolaylaşacağı yönündeki beklentiler güçlenmiş olabilir. Fakat emtia fiyatlarında yaşanacak yükselişin cari açık, enflasyon ve büyüme üzerindeki olumsuz etkilerini görmezden gelerek yapılan fiyatlamaların gerçekçi olmadığı yakında fark edilecek. Altı ay kadar önce en çok kaybettiren gelişmekte olan ekonomilerden biri iken bugün en çok kazandırılanlardan biri olmak küresel dalgalanmalardan en aşırı etkilenen ekonomilerden biri olduğumuzu söylüyor. İşin gerçeği bir altı ay sonra neler yaşanacağını pek bilmiyoruz. Yaşananların kalıcı olmayacağını ve gerçeği yansıtmadığını unutmayın!..