YaÄŸmurdan Kaçarken Dolu’ya Tutulmak

Ne küresel düzeydeki geliÅŸmeler, ne de finansal piyasalardaki eÄŸilimler güven vermiyor. Tüketici güveninin gerilemesi, Euro Bölgesi’ndeki kara bulutların büyük fedakarlıklara raÄŸmen azalmaması, Çin ihracatının uzun bir süredir ilk defa gerilemesi, ödemeler sistemine iliÅŸkin kırılganlığın artmaya devam etmesi ve kredi notlarının gerilemesi, çok merkezli olarak sosyal ve siyasi istikrarsızlığın yükseliÅŸ sinyalleri üretmesi gibi unsurlar olumlu düşünmeye izin vermiyor. Bu koÅŸullarda parasal geniÅŸleme ile desteklenen finansal piyasalardaki spekülatif eÄŸilimler ise beklentileri yönlendirmeye çalışanların umduÄŸu desteÄŸi bulamıyor, yaratılan hareketler kendi kendilerini besleyemiyor; güven bunalımının kalıcı olması önlenemezken, kırılganlık artıyor. Bilançosu büyük iken, aktif kalitesi bozulan Merkez Bankaları da bu süreçte yıpranıyor.

Tek başına Çin’in ihracatında yaÅŸanan gerileme küresel talep ve rekabet koÅŸulları konusunda iyi ÅŸeyler söylemiyor. Ufukta yeni bir daralma dalgası olduÄŸuna, bunun deflasyonism mi yoksa enflasyonist mi olacağının bilinmediÄŸine iÅŸaret ediyor. EÄŸer daralmanın mali sektör üzerindeki etkisini hafifletmek üzere parasal geniÅŸlemeye hız verilir ise enflasyonist, bankalar kaderine terk edilir ise deflasyonist bir daralma yaÅŸanabilir. Her iki olasılıktada her boyutta mevcut borçları geri ödeme yeteneÄŸi azalır, kredi notları geriler; finansal piyasalarda iÅŸlem hacimleri geriler ve oynaklık daha önce görülmemiÅŸ seviyeleri zorlayabilir. Åžimdilik bu iki olasılık arasında kalmaya çalışma çabasının uzunca bir süre korunabilir olmadığını akıldan çıkarmamak gerekiyor? Tüketici güveninde küresel ölçekte yaÅŸanan gerileme ikinci dalga olarak tanımlanabilecek daralma senaryolarını destekliyor.

Euro Bölgesi ise bataklıkta çırpınmaya, nafile bir çaba ile gündem olmaktan çıkmaya çalışıyor; ama olmuyor. Yunanistan’ın borçlarını yapılandırma ve ikinci kurtarma paketi karşılığı katı önlemler ve uygulama sözü talep ediliyor. Kendi kayıplarını sınırlamaya çalışan alacaklılar kafayı yemiÅŸ durumda! Öne sürülen önlemlerin mali sektör ve özel kesim üzerinde yaratacağı olumsuzluklar nedeniyle kısa vadeden öte iÅŸe yaramayacağını, verilecek sözlerin tutulamayacağını, bulaşıcı bir istikrarsızlığın büyümeye devam edeceÄŸini göremeyecek kadar çaresiz bir görüntü sergiliyorlar. Avrupa Merkez Bankası günü kurtarmak ve biraz zaman kazanmak adına teminat koÅŸullarını daha da gevÅŸetiyor, para musluklarını açıyor; ancak Alman Bundesbank’tan itiraz geliyor. Siyasi istikrarsızlık artar iken Avrupa Merkez Bankası’nın Yunan bankalarını, onlarında özel sektörü borçlarını yapılandırarak desteklemesi sorunu çözmeyecek, büyütecek; katı maliye politikası bu olumsuzluÄŸu destekleyecek en önemli faktör olacak. Seçmen bu olumsuzluÄŸu destekleyen merkez partileri cezalandırmak adına marjinallere yönelecek, onlarda bu fırsatı deÄŸerlendirmeye çalışacak. Birde bakılacak ki Euro Bölgesi’ndeki sorunların çözüm maliyeti üç katına çıkmış, günü kurtarmaya çalışanlar kendileri de dahil herkesi aldatmış… Sormak gerekiyor, Yunanistan son üç yılda verdiÄŸi hangi sözü tutabildi ki, bundan sonrakilerin itibarı olsun?..

EÄŸer küresel ekonomi iyi durumda olsa ve tek sorunlu ekonomi Yunanistan olsa belki öne sürelen yaklaşımın baÅŸarı ÅŸansı olabilirdi; fakat, küresel ekonomi daralma sinyalleri üretir ve Euro Bölgesi’nin sorunları ağırlaşır iken öne sürülen yaklaşımın iÅŸe yaramayacağı kesin gibidir. Kurtarma fonunun veya yeni adıyla istikrar mekanizmasının kaynakların 1 trilyon deÄŸil 3 trilyon euroya da çıkarsalar sonuç kısa vadeden öteye deÄŸiÅŸmez. Belli ki küresel düzeyde baÅŸta mali sektör olmak üzere ekonomi çok hasta ve Merkez Bankaları serum vererek daha kötüye gitmesini önlemeye çalışıyor, fakat sorunların ağırlaÅŸması ve kırılganlığın artması önlenemiyor.

Enflasyon baskısının ne düzeyde olduÄŸunu algılayabilmek için emtia piyasalarını yakından izlemek gerekiyor. Son aylarda yatay bir eÄŸilim gözleniyor. Ekonomik daralma yukarı hareketi, parasal geniÅŸleme ise aÅŸağı eÄŸilimi sınırlıyor. Zaman ilerledikçe bir tarafa sert hareket yapma ihtimali güçleniyor. Kimse önünü göremiyor, tahmin diye öne sürülen rakamlar temenniden öte bir deÄŸer taşımıyor. Yine bu aÅŸamada sormak gerekiyor emtia fiyatları yukarı veya aÅŸağı yönde hareketlenir ise sermaye hareketlerinde ne tür eÄŸilimler yaÅŸanır, risk alma isteÄŸi nereye gider? Yanıt belli sermaye hareketleri daralır, riskten kaçınma eÄŸilimi güçlenir, istikrarsızlık anormal boyutlara tırmanır… Bu koÅŸullarda geliÅŸmekte olan ekonomilere, iyimser beklentileri güçlendirmek adına gittiÄŸi söylenen sermaye hareketinin durumu deÄŸiÅŸtiremeyecek kadar önemsiz olduÄŸu gerçeÄŸi açığa çıkar. Konuya bu açıdan yaklaşınca, orta vadeli sonuçları açısından Yunanistan’ın kurtarılması veya kaderine terkedilmesi arasındaki farkın önemsiz olduÄŸu görülebilir. Fakat Çin’in ihracatında yaÅŸanan daralma önemlidir, ikinci dipten kaçınma konusunda uzatmaların sonuna yaklaşıldığı anlamındadır. Yönetimler ile geniÅŸ halk kitleleri arasında büyüyen güvensizlik ve yaklaÅŸan seçimler çok dikkatli ve seçici olmayı gerektirmektedir. Etkili ve yetkili kesimlerin yaÄŸmurdan kaçarken doluya tutulma ihtimali hiç olmadığı kadar yüksek düzeylerde gezinmektedir…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir