Herkesin beklediği çok da sürpriz olmayan haber nihayet geldi Teknik olarak iflas eden, ama açık yüreklilikle açıklanmayan bu gerçekte uzatmalara gidildi. Yunanistan AB ve IMF ile anlaştı. Peki bu anlaşma sonucu değiştirecek mi? Hayır…
Yunanistan’ın kasasına ne kadar para koyarsanız koyun, borçlandırmaya devam edildiği sürece kısır döngüden çıkamayacaktır. Sadece emekli maaşlarındaki kesinti şimdilik askıya alınmış gözüküyor. Fakat bunun dışında maaşlara zam yapılmamasından 2015 yılına kadar 150 bin memurun işine son verilmesine kadar birçok detay konusunda uzlaşıldı.
Son olarak söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim ki laf uzamasın. Bu süreç Yunanistan’ı parçalanmaya kadar götürür. Çünkü halen Ege-Akdeniz doğalgaz ve petrol havzaları başta olmak üzere Yunan mirasının kullanılmasında musluğun başında kimin olacağına karar verilemedi.
Bu iki ayaklı dev kediler Yunanistan’ı uzlaşarak yerler mi? Kendi içlerinde büyük bir rekabet ve mali sorunlar olduğu gerçeğini dikkate alırsanız, uzlaşmaları zor gözüküyor. Şu anda karar verilen Yunanistan’ın biraz daha borca batırılması ve ilk planda elde edilen getirilerle adım adım nihai sonuca ulaşılmasıdır bence.
Yani sonuçta enerji havzalarındaki payına el konulacağı açık… Peki Yunanistan neden kabul ediyor? Bunda birkaç faktör rol oynuyor. Mesela finansman yapısı gereği ve batmış ekonomisiyle başka çaresi gözükmüyor. En azından günü kurtarmak adına… Bundan daha da önemlisi zaman kazanıyor olabilir.
Malum 2012 yılının 1 Temmuz’undan itibaren Güney Kıbrıs Rum Kesimi, 6 aylığına Avrupa Birliği’nde dönem başkanı olacak. İşte bu süreçte Kıbrıs Rum Kesimi ağabeyi adına ilginç çıkışlarda bulunabilir. Mesela kesenin ağzının biraz daha açılmasını isteyip, karşılığında da örneğin Fransa’nın tarım sübvansiyonlarına engel çıkarmayacağını söyleyebilir ya da tam tersi…
Eğer bu faktör devreye girerse, 2012 sonunda Yunanistan’ı Avrupa Birliği’nin elinde kaymış ve IMF vasıtasıyla ABD’nin tamamen kontrolüne girmiş bulursak şaşırmayalım. Elbette bu kritik süreçte Yunanistan’da olaylar bitmeyecektir. Bir yanda AB, bir yanda ABD her türlü provokasyonu yapacak, olası eylemleri destekleyecektir.
Fakat bir gerçek var ki, Yunanistan’ın gidişi gidiş değil. Benim şaşkınlıkla izlediğim gerçek ise bir yanda kıyının karşı tarafında haklar paylaşımı yapılıp, borçlandırılan bir ülkenin havzalardaki payına göz dikilmişken, kıyının karşı tarafındaki ülkenin öylece gelişmeleri seyretmesi…
Oysa aynı denizlerdeki kaynaklarda bizim de hakkımız var. Ne yapacağız, sıranın bize gelmesini mi bekleyeceğiz? IMF ve AB’nin ‘Yunanistan tamamdır, gelin bakalım sizin ne kadar borcunuz vardı’ demesi mi gerekiyor?
Türkiye’nin Yunanistan krizine mutlaka müdahil olması ve ortak iş planları ve projeleriyle komşusunu bu durumdan çıkaracak öneriler geliştirmesi şart. Aksi takdirde bu iş Milli Piyango reklamına döner: ‘Belki de sıra sizde…’