Türkiye ekonomisinde oluşan makro dengesizliği inceliyoruz. Canlı iç talep sayesinde ekonomi hızlı büyüyor. Ama aşırı değerli TL iç talebi ithalata yöneltiyor. Neticede dış açık patlıyor. Sürdürülebilirliği konusunda tereddütler beliriyor.
Kendi haline bırakıldığı takdirde mali piyasaların eninde sonunda budengesizliği düzelteceği biliniyor. “Sert iniş” dedik. Ancak içerdiği mali çalkantının reel ekonomiye maliyeti yüksek oluyor.
O nedenle düzeltmeyi iktisat politikasının yapması tercih ediliyor. “İntizamlı düzeltme” dedik. Dengesizliğe doğru teşhis önem kazanıyor. Mekanizmalarını anladığımız ölçüde politika opsiyonlarına açıklık getirebiliriz.
Bu bağlamda iç talep, döviz kuru ve enflasyon arasındaki üçlü ödünleşmeyi vurguladık. Ne demek? Düzeltme iç talebin kısılması ile gerçekleşir. Ama büyüme durur. Ya da TL’nin değer kaybı desteklenir. O takdirde enflasyon yükselir.
Zor tercihler
Yazı dizisinin ana temalarından birine geldik. Özdeyişi hatırlayın: Dün yediğin hurmalar bugün mideni tırmalar. Aile, şirket ya da ülke fark etmez. Uzun süre gelirinin üzerinde yaşamanın bedeli mutlaka ödenir. Yani dengesizliğe bedava çözüm yoktur.
İntizamlı düzeltme hedefleyen iktisat politikası birbirini destekleyen iki amaca yönelir. İlki düzeltmeyi zamana yayabilmektir. Diğeri reel kesime faturayı asgari düzeyde tutmaktır. Böylece ödenecek bedelin toplum tarafından hazmı kolaylaşır.
Ödünleşme süreç boyunca geçerliliğini korur. Ekonomi yönetimi düzeltmenin her aşamasında iç talebi kısmak ya da TL’nin değer kaybına izin vermek arasında bir tercih yapmak zorundadır. Üstelik hata marjı dardır. İki uç senaryo ile somutlaştıralım.
Politika sadece iç talebin kısılmasına odaklanır. Ne olur? Büyüme düşer, ithalat yavaşlar, enflasyonist baskı ortadan kalkar. Ya döviz kuru? Olsa olsa TL değer kazanır. “Kayıp-kayıp” durumudur. Makro dengesizlik dış açıktan yavaş büyümeye kaymıştır.
Politika sadece TL’nin değer kaybına odaklanır. Ne olur? Enflasyon tırmanır. Mali piyasalar tepki verir. Mali çalkantı tetiklenir. Düzeltme “sert inişe” dönüşür. Büyüme durur. “Kayıp-kayıp” durumudur. Düzeltme maliyeti çok yükselmiştir.
Sırat köprüsü
Arası yoktur ya da imkânsızdır demiyorum. Mümkündür; ama yönetmesi ciddi zorluklar taşır.İngilizce “bıçak sırtı” denir. Ekonominin uzunca bir süre durgunlukla mali çalkantı arasındaki ince çizgide tutulmasını gerektirir. “Sırat köprüsüne” benziyor.
Doğrusu, geçmiş deneyimler bu açıdan umut vermiyor. Ekonomi yönetiminin son dönem uygulamaları açmaza duyarlılık işaretleri taşıyor. Ancak, aksi yönde başka açıklamalara da rastlanıyor.
Yukarıdaki iki senaryodan hangisi daha muhtemel duruyor? İlki derim. Mali piyasanın tercihidir. Klasik reçete uygulanır. Maliye ve para politikası iç talebi kısacak şekilde sıkılır. Ekonomi duraklarken TL değer kazanır. Dış açık biraz küçülür. Yani makro dengesizliğe kalıcı çözüm bir başka bahara ertelenir.
Düzeltme dizisine şimdilik ara veriyorum. Seçim sonuçları ekonomi yönetiminin tercihlerini etkileyecektir. Onları görmek gerekiyor. Durum netleşince geri döneceğim.
Asaf Savaş AKAT