Piyasaların birçoğu ciddi kazanımla elde etmiş durumda. Bu hafta da bu kazanımların artçılarını görebiliriz. Bu haftadan itibaren dikkatli olmakta fayda var. Bu artçılar son yükselişleri yeni ‘yükseklere’ taşıyabilir. Nedir bunlar derseniz, İMKB 100’de 61.900 seviyeleri resmin içine girebilir. Amerikan S&P’de bir önceki zirve olan 1.370 seviyesi ‘yukarıda’ kritik seviyeler olacak.
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde, hatta Aralık ayındaki tahminlere bakıldığında hemen herkes 2012’nin negatif bir sene olacağı konusunda hemfikirdi. Özellikle ilk çeyrekte. Yılın geneli için bu havaya ben kendimi kaptırıyor olsam da birçoklarının tersine, ilk çeyreğin beklendiği kadar ‘kötü’ olmayacağına, asıl sorunların ikinci, üçüncü çeyrekte ortaya çıkacağına değinmiştim.
Şimdilik bu öngörümü değiştirmiş değilim. İlk çeyrek herkes ‘kötü’ beklerken, beklentilerin tersine iyi olacağa benziyor! Ocak ayı bunun en iyi ‘kanıtlarından’ biri. Bu denli kötü beklenen varlık (özellikle hisse senedi) piyasalarındaki hareket beklenenin aksine çok daha ‘iyi’ bir seyir ortaya koydu!
Geçtiğimiz çeyreğin ve özellikle Aralık ayının en düşük seviyelerinden bakıldığında bir çok borsa ve varlık fiyatları ciddi yükselişler kaydetti! Belki de tek istisna Baltic Dry Endeksi olsa gerek! Baltic Dry Endeksi Aralık ayındaki zirvesinde göre yüzde 65.6 gerilemiş durumda. Yükselişi destekleyen en önemli unsur, gelişmiş ülke merkez bankalarının bir az da önaktif (proactive) davranışları idi. Avrupa Merkez Bankasının (ECB) 3 yıllık yüzde 1’lik fonlama konusunda elinin ‘rahat’ olduğunun piyasa tarafından pozitif algılanması ve diğer yandan da Fed’in ‘ucuz para politikasını 2014 sonuna kadar devam edeceğini’ söylemeleri etkili oldu!
‘Bedava parayı’ duyan piyasalar Yunanistan’ın ‘borç tenzilatının’ eninde sonunda ‘mutlu sonla’ biteceğini varsaydılar. Her ne kadar ‘ha bugün, ha yarın’ bu iş bitecek açıklamalarına rağmen bu sorun henüz daha çözümlenmemiş olsa da Facebook’un halka arzının heyecanı ile ABD borsalarındaki yükseliş bu ‘sorunun’ şimdilik gözardı edilmesine yetti. Geçtiğimiz hafta çözülecek denilen Yunanistan probleminin hafta sonu gelen haberlerle Papademos’un istifasına kadar gidecek denli ‘kilitlenmiş’ olması bile piyasaları yolundan çeviremedi.
Cuma günü 150 bin artış beklenirken 243 bin artan ABD’nin tarım dışı istihdam verileri de bu haleti ruhiye destekler nitelikteydi! Bu veri ABD borsalarının yüzde 1’in üzerinde yükselmesine yardımcı olurken, başta bakır ve petrol olmak üzere bazı metaların yükselişini de beraberinde getirdi.
Geçtiğimiz haftadan kalan ‘pozitif’ haberler bu haftayı da etkileyecek mi diye bakıldığında ilk akla gelen ‘neden olmasın’ olacaktır! Ancak piyasaların birçoğu, yukarıda belirtmiş olduğum gibi ciddi ‘kazanımlar’ elde etmiş durumda. (Kuru yük taşıyanlar hariç!) Bu hafta da bu kazanımların ‘artçılarını’ görebiliriz! Bu haftadan itibaren dikkatli olmakta fayda var! Bu artçılar son yükselişleri yeni ‘yükseklere’ taşıyabilir. Nedir bunlar derseniz, İMKB 100’de 61.900 (hadi diyelim 62.000) seviyeleri resmin içine girebilir! Amerikan S&P’de bir önceki zirve olan 1.370 seviyesi ‘yukarıda’ kritik seviyeler olacaktır. Bu seviyelerin aşılması yukarıda belirtmiş olduğum getirileri daha da arttıracak, buna karşın ‘kâr realizasyonu’ isteklerini daha da arttıracaktır! Cuma günkü kapanışları “zirve kabul edecek olur isek”, S&P’de 1,301 seviyesi ilk ‘destek’ noktası olacağ benziyor. Ha keza aynı varsauomla, İMKB 100’de 58.240 ve 57.800 seviyeleri önemli ‘destekler’ olacak gibi görünüyor!
Bu haftanın asıl “artçı” faaliyeti dolar/TL’de görülebilir. Euro/dolar paritesinde halen daha 1.3260 seviyesi önemli bir ‘hedef’ olarak piyasanın önünde. Her ne kadar euro/dolar vadeli piyasalarındaki “açık pozisyonlar yeni rekor kırıyor” olsa da kısa vadede; 29 Şubat’taki yeni 3 yıllık fonlama ihalesine kadar; böylesi bir kısa vadeli euronun yükseliş ihtimali var.
Bu durumda dolar/TL kurlarında 1.7150-1.7250 bandına doğru TL’nin değer kazanması ihtimalini arttıracaktır. Ancak ‘teknik olarak’ bakıldığında dolar/TL paritesinde 200 günlük HO’ya denk gelen 1.7490 seviyesine gelindi. Bu seviyenin altına inilmesi olasılığı azalıyor! Bir başka deyişle yavaş yavaş düşüşün (TL’nin değerlenmesinin) sonuna gelinmeye başlanıyor!
Bu seviyenin ama özellikle 1.7150 seviyesinin altına inilmesi için ‘yeni bazı parametrelere’ ihtiyaç duyulacaktır! Bunların arasında küresel fon akımlarıyla ilgili yeni haberler ve MB’ni faiz politikasındaki ‘şeffaflık’ var ki, bu konuda ‘yeni’ denebilecek bir şeyler duymak için henüz daha erken gibi görünüyor!