Dış açık ve enerjinin payı 3.7 kat artarken, ithalatımız 2002 yılından bu yana ihracatımız 4.7 kat artmış ve dış açığın 6 kat arttığı tabloyu ortaya çıkartmış. Aynı dönemde 6 kat artan enerji faturamızın dış açıktaki payı yüzde 45’e ulaÅŸmış durumda. 228 milyar kilovat saatlik yıllık enerji üretimimizde yüzde 90’ı ithal kaynaÄŸa dayalı doÄŸalgaza dayalı üretimin payı yüzde 48 seviyesinde. Hiç vakit kaybetmeden bir yandan petrolü ham üretip türevlerini ülkemizde üreten politikalar geliÅŸtirmeliyiz, bir yandan da yerli yenilenebilir kaynaklara dayalı üretimi geliÅŸtirici politikalar ve teÅŸvik sistemleri geliÅŸtirmeliyiz.
Dış ticaret açığımız 2011 yılı için 105 milyar doları aÅŸarken, bunun içersinde 54.1 milyar dolarlık enerji ithalatının payı yüzde 45 seviyesine ulaşıyor. 2011 yılı tahmini 49.6 milyar dolar iken 54.1 milyar dolara yükselmesiyle yüzde 9’luk bir sapma göstermiÅŸ oldu. Enerji faturamız 2002 yılında 8.5 milyar dolar olan enerji faturamız 2011 yılında 6 kat artış gösterdi. Bu da bir yandan enerji kullanımında, saÄŸlıklı tasarruflu kullanımı hatırlatırken, bir yandan da enerji de yerli katkının artırılması için neler yapılması gerektiÄŸi konusunu da gündeme getiriyor.
2002 yılından 2011 yılına kadar dış ticaretimizdeki dengelere baktığımızda şu gelişmelerin olduğunu görüyoruz. 2002 yılında 36 milyar dolarlık ihracatımız 3.7 kat artışla 134 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde 51 milyar dolarlık ithalatımız ise 4.7 kat artışla 240 milyar dolara ulaştı. Bunun sonucunda dış ticaret açığımız 15 milyar dolardan 7 kat artarak 105 milyar dolar oldu.
Dış ticarette doÄŸalgaz ve petrol ithal ettiÄŸimiz Ä°ran ve Rusya, gibi ülkelerle 2002, 2011 dış ticaretimizdeki geliÅŸmelere baktığımızda enerji nedeniyle dış ticaretimizin her geçen yıl aleyhimize daha büyük açıkla geliÅŸtiÄŸini ortaya koyuyor. 2002 yılında Ä°ran’a ihracatımız 334 milyon dolar, ithalatımız 921 milyon dolar ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 36 iken, 2011 yılında ihracat 3.5 milyar dolara ithalat 12.4 milyar liraya yükselmiÅŸ ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 29’a gerilemiÅŸ. 2002 yılında Rusya’ya ihracatımız 1.1 milyar dolar, ithalatımız 3.8 milyar dolar ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 29 iken, 2011’de ihracatımız 5.9 milyara yükselirken ithalatımızın faturası 23.9 milyar dolar olmuÅŸ ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 24’e gerilemiÅŸ. Enerjide ithal girdi ise yüzde 67’den yüzde 72’ye yükselirken, yurt içinde yenilenebilir kaynak kullanımı yüzde 25’ten yüzde 20’ye gerilemiÅŸ durumda.
Bu olumsuz tablo yeni yatırımlar açısından da devam ediyor. Son yıl içersinde ithal kaynaÄŸa doÄŸalgaza dayalı yatırımlara verilen lisanslar toplam içersinde yüzde 75’e ulaşıyor. Geçen yıl 228 milyar kilovat saatlik üretim içersinde üretimin yüzde 48’i doÄŸalgaza dayalı ve bu doÄŸalgazın yüzde 80’ini ithal ederek kullanmışız.
Peki, bu tablo deÄŸiÅŸebilir mi?
DeÄŸiÅŸebilir. Bunun için kullandığımız petrol türevi ürünlerin ürünleri Petkim yöneticisi Kenan Yavuz’un belirttiÄŸi gibi ham petrol ithali ile yurt içinde üretebiliriz ve onun hesaplamasına göre 5 milyar dolarlık tasarruf saÄŸlayabiliriz. 228 milyar saatlik elektrik üretimimizin çok üstünde varlığa sahip olduÄŸumuz yerli üretim alanlarından üretimle ve tasarruflu kullanımla enerjide dış açık yaratan konuları azaltabiliriz. Uzmanlara göre Türkiye’nin enerjide kullanılabilir rezervleri ve tasarruf alanlarından elde edilebilecek imkan 840 milyar kilovat saate ulaşıyor. Bunlar arasında 100 milyar kilovatlık linyit, 100 milyar kilovatlık hidroelektirik, 120 milyarlık güneÅŸ, 380 milyarlık güneÅŸ, 35 milyarlık biyoyakıt imkanı yer alıyor. Bunlara ilaveten mevcut tesislerin rehabilitasyonu ile 19 milyarlık tasarruf saÄŸlanabileceÄŸi, kamu ve özel binaların mantolanması ve yeni binaların ısı yalıtımlarının doÄŸru yapılmasıyla da 54 milyar dolar kilovat tasarruf saÄŸlanabileceÄŸi belirtiliyor.
Bunun için bir yandan problem yaratan hidroelektrik santralleri izinlerinde doğru hesaplamalar yapılması, çevre etki raporlarına bağlı doğru kararlar alınması ve can suyu hesabıyla doğal dengeye uygun davranılması gerekiyor. Biryandan da yenilenebilir enerji alanlarında yerli ekipmanların üretim ve kullanımının artmasını sağlayacak politikalar ve teşviklerin geliştirilmesi önemle ortaya çıkıyor.