Aslında bugün depremin üzerinden 100 gün geçmesinin ardından bembeyaz karların altında haberi yapılan ülkemin, Van’da yalnız bırakılan insanlarını yazacaktım. Sadece yalnız bırakılsalar iyi, aynı zamanda göz göre göre yanmalarına seyirci kalınıyor.
100 gün, 127 yanan çadır, çoğu çocuk yitirilen 11 yaşam. Yapılan açıklamalar ‘konteyner gönderildi.’ Var mıdır yok mudur o da çıkar ortaya ama, her dört duvar nasıl okul etmiyorsa, her dört duvar da barınma için yeterli gelmiyor. Asgari yaşam şartlarının sunulması lazım; ısınmak gibi…
İnsanın içini yakan bu görüntü ne zamana kadar sürecek, açıkçası onu da kimse bilmiyor. Açıklansa bile inanası gelmiyor. Zira en son inşaatın padişahı TOKİ’nin eski Başkanı, şimdinin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın ‘güvenli bölge’ ilan ettiği Van’da yaşanan ikinci depremdeki kayıplar hafızalarda. Lakin Van’da dram ve yaşam mücadelesi devam ediyor.
Peki ne olacak? ‘Delikanlı adam yapar’ diyecek birileri. Ama bu ile kentsel dönüşüm de uygulanmıştı. Şimdi aynı kafayla İstanbul’dan başlayarak Türkiye’yi dönüştürecekleri (!) gerçeğini hatırlatmaya kalksak, yanıt aynı. Delikanlı işi…
Ben aynı cevabı fındıkta, yan gelip yatma ibaresinde, anasını da alıp gitmesi gerektiği söylenen kesimlerin infiali karşısında, birkaç gün arayla beklenen ile çıkan aynı olmayınca hukuka yönelik, parasız eğitim isteyen gençte, tepki koyan esnafta birçok kez duydum.
Delikanlı adam… Peki nedir burada ‘delikanlı’ olma ibaresi? Bildiğimiz anlamda özü sözü bir olan, haksızlığa karşı çıkan, mağduru koruyan gibi vasıflara sahiplik çerçevesinde mi? O zaman dibimizde 1,5 milyon sivil katledilirken, katliamı yapandan yana duacı olmak bununla çelişmiyor mu?
Delikanlılıkta, kardeş olarak bilinen birini, gerekçesini açıklayamadan ‘zalim’ ilan etmek var mı? Eğer bir gecede değişen bir şey olmadıysa ve orada iddia edilenler gerçekten yaşanıyorsa ve bunları ayıp sayıyorsa, delikanlı adamın kendi insanına bu baskıyı yapmıyor olması gerekmez mi?
Delikanlı adam yalan söyler mi? Basit sağlama… Türkiye ekonomisi başarılıdır. At rakamları çöpe, neticeyi ver. 2011 yılı ihracatın 135 milyar dolar, dış ticaret açığın 106 milyar dolar. Neredeyse iki tane satın alıp, bir tanesini satmışız. O zaman bu başarılı bir ticaret mi oluyor?
Eğer her eleştiride ‘delikanlı adam yapar’ diyerek işin içinden çıkanların kast ettikleri delikanlı, dinamizm, gençlik gibi unsurlardan oluşan kavramsa, durum anlaşılır hale gelebiliyor.
Fakat benim bildiğim de devlet yönetmek için daha çok ‘olgunluk’ gerekiyor. Yaş kaç olursa olsun. Sağlamasını da Osman Gazi’ye nasihat eden Şeyh Edebali’nin sözleriyle yapın. Yaklaşımlarını bağdaştırıyorsanız, sorun yok.
Hadi o zaman siz de bir delikanlılık yapın, dürüst olun: Kral çıplak…
Delikanlı ca cecap ver o zaman…!!!!
Alman’ya SAVAÅžLA yerlebir olmadımı? Ama DÄ°RÄ°LDÄ°..!!!.Oysa SOSYALÄ°ST SÄ°STEM “savaÅŸsız” YERLEBÄ°R oldu..!!!
Hadi bidüşün bunu “delikanlı”….:))))