Davos toplantıları dolayısıyla birçok politika yapıcısı ile ünlü iktisatçıları televizyonlarda seyretme olanağı bulduk. Onları seyrederken insan şüpheye düşüyor. Yunanistan’a yönelik teÅŸhisin doÄŸru olup olmadığı çok açık deÄŸil. Dolayısıyla, çözüm diye ortaya konan tedavinin arzulanan sonuçları verip vermeyeceÄŸi şüphe yaratıyor.
IMF BaÅŸkanı çok açık konuÅŸuyor. Özel alacaklılar öyle bir iskonto yapacaklar ki, Yunanistan’ın borç/milli gelir oranı 2020 yılında yüzde 120’ye gelecek. Bunun dışında hiçbir öneri kabul edilemez diyor. Bu iskonto neyse, ona da “isteÄŸe baÄŸlı yeniden yapılandırma” adı verilip, Yunanistan’ın temerrüde düşmesi önlenip Yunanistan’ın temerrüde düşme olasılığı karşısında alınan sigorta (CDS) devreye girmeyecek.
İFLASIN SONUÇLARI KESTİRİLEMİYOR
2020 yılında Yunanistan’ın borç/milli gelir oranının yüzde 120’ye gelmesi önümüzdeki 8 yıl içinde Yunanistan’ın borçlanma ihtiyacının ne olacağı ve ekonomik büyümesi konularında yapılan bazı varsayımlara dayanıyor. Borçlanma ihtiyacı bir politika deÄŸiÅŸkeni. Yunanistan önüne konan reçeteyi ödün vermeden uygularsa, borçlanma ihtiyacı varsayılan patikada gidebilir diye düşünülebilir.
Hayat o denli kolay deÄŸil. Ekonomik büyüme varsayılan patikada gitmeyip Yunanistan ekonomisi varsayılan büyüme oranlarına ulaÅŸamazsa, varsayılan vergi gelirleri gerçekleÅŸmeyeceÄŸinden, hem borçlanma ihtiyacı (borç/milli gelir oranının bölüneni) artabilir hem de ekonomik büyüme varsayılandan düşük (oranın böleni) olduÄŸundan borç/milli gelir oranı 2020 yılında yüzde 120’nin çok üzerinde olabilir. O takdirde ne olacak?
Son üç yıldır buna benzer bir çıkmaz zaten yaÅŸandı. Yunanistan için son üç yıldır yapılan programların karnesi iyi deÄŸil. Program tutmazsa, alacaklılardan bir kez daha borçların yeniden yapılandırması istenebilecek. Åžimdi yüzde 70 iskontoyu kabul etseler, iki yıl sonra kalan alacaklarının yüzde 50’sini iskonto etmeleri istense, özel kesim için CDS’leri bugün devreye sokmak çok daha akılcı olabilir. Bu yola neden gitmek istemiyorlar?
Ä°ki önemli neden var. Birincisi, belki de en önemlisi, “isteÄŸe baÄŸlı yeniden yapılandırma” konusunda bankaların politika yapıcılarla iÅŸbirliÄŸine yanaÅŸmadıkları yolunda bir izlenim vermeleri hem kendileri hem de finansal piyasalar için hoÅŸ deÄŸil. Ä°kincisi, CDS’lerin devreye girmesiyle, kimde neyin olduÄŸu bilinmediÄŸinden, Yunanistan’ın iflas etmesinin sonuçlarını hiç kimse kestiremiyor. Bundan iki taraf da korkuyor.
EKONOMÄ°K BÃœYÃœMEYE ODAKLANMALI
Belki, belli bir borç/milli gelir oranına kilitlenip programın çalışıp çalışmadığı yönünde bir gösterge yaratılacağına,
programın borçlanma ihtiyacı üzerinde nominal sınırlar koyması daha yapıcı olabilir. Bu süreçte, gündemdeki yapısal reformlarla Yunanistan ekonomisinin bir aÅŸamada büyümeye geçeceÄŸi umulabilir. Yüzde 120 hedefi de zaten fazla bir anlamı olmayan bir rakam. Piyasaların Yunanistan’a borç verip vermeyeceÄŸini mutlak anlamda tespit edecek bir oran yok. Duruma baÄŸlı olacak. Hedef ille tutturulmak isteniyorsa, bundan sonraki hibeyi Avrupa BirliÄŸi üstlenebilir.
Bu aÅŸamada belli bir borçlanma ihtiyacı hedefi içinde ekonomik büyümeye odaklanmak çok daha gerçekçi görünüyor. Aynı yaklaşım Ä°talya ve Ä°spanya için de benimsenebilir. Ä°spanya’da iÅŸsizlik yüzde 23’e dayandı. Ä°spanya’da iÅŸgücündeki genç nüfusun yarısı iÅŸsiz. Bu ÅŸartlarda, ekonomik büyümeye odaklanmamak yalnızca uygulanabilecek programa deÄŸil, aynı zamanda rejime dahi önemli bir tehdit.