KİMSE seçimlerden çok büyük bir sürpriz beklemiyor. Daha çok AKP’nin kaç milletvekili çıkaracağı, seçimlerden sonraki dönemde yeni Anayasa ve buna bağlı olarak başkanlık sistemi tartışmalarının nasıl şekilleneceği merak ediliyor. İşte AKP’nin olası milletvekili sayısına göre piyasayı etkileyecek 4 farklı senaryo.
Bu hafta son viraja girildi. Seçim atmosferi hiç mi hiç ‘dananın kuyruğu bu hafta sonu kopacak’ havasında değil. Her ne kadar liderler son günlerde birbirlerine karşı söylemlerini sertleştiriyor olsalar da seçimleri havası eskilerine pek benzemiyor. Tek parti iktidarının en güçlü olasılık olarak algılanması da piyasa katılımcılarının seçimlere ilgisini azaltıyor. Daha doğru söylemek gerekirse, piyasalarda seçim sonuçlarından çok ekonomik veriler “fiyatlanıyor”!
Kimse seçimlerden çok büyük bir sürpriz beklemiyor. Daha çok AKP’nin kaç milletvekili alacağı ve buna göre de seçimlerden sonraki dönemde, yeni Anayasa ve buna bağlı olarak başkanlık sistemi tartışmalarının nasıl şekilleneceği merak ediliyor.
Seçim sonuçlarına dair piyasa yorum ve beklentileri neler diye bakıldığında AKP’nin alacağı;
I) 367’den fazla milletvekili: Piyasalar açısından belki de en zor sonuç AKP’nin tek başına Anayasa’yı değiştirecek sayıda milletvekili çıkarması. Kasım 2010’dan bu yana ekonomik ve siyasal nedenlerle pozisyonlarını azaltan yabancıların,”önce satıp, sonra duruma bakacakları” bir durum. Ne olacağını kestiremeyecek bir çok yatırımcı da önce satmayı tercih edebilir!
II) 330-367 arasında milletvekili: En kafa karıştırıcı sonuç! Referandum riski var. Bu da bir kez daha sandık demek olabilir! Kısa vadede bu olasılık düşük olsa da piyasaların orta vadeli performansını sıkıntıya sokabilecek bir sonuç.
III) 330’dan az sayıda ancak tek başına iktidara yetecek sayıda milletvekili: Piyasalarda şu anda fiyatlanan olasılık. Yeni Anayasa yapılacaksa bunun toplumsal mutabakatla yapılmasının önünü açan bu seçenek aynı zamanda tek parti “istikrarının” sürdürülmesi açısından da “makul ve tercih edilen alternatif” olarak kabul ediliyor.
IV) 267’den az sayıda milletvekili: Bugüne kadar hiç ama hiç fiyatlanmayan bir seçenek. Piyasaların sert bir satış dalgasıyla karşı karşıya kalması kaçınılmaz. Yeni hükümetin nasıl kurulacağı, programı ve yöneticileri kimler olacak soru(n)ları kafaları hayli karıştıracak. Bir çok yabancı yatırımcının “ önce satıp, uzunca bir süre geri dönüp bakmayacağı” bir alternatif.
Seçim sonuçlarını önümüzdeki hafta başında daha çok tartışacağız. Bu haftaya bakıldığında… Uzun bir zamandır “seçim rallisi” bekleyenler umutlarını bu haftaya taşıdılar. Son virajda 5 işgünlük süre içinde borsa kopar gider, bir ralli olur mu?
Yabancı yatırımcıların son 5-6 aydaki satışlarını, geçtiğimiz hafta açıklanan ve beklentilerin çok üzerinde gelen TÜFE rakamlarını, gittikçe daha fazla tartışılan cari açık meselesini ve seçim sonrasının belirsizliği göz önüne alındığında bugüne kadar başlamayan bir rallinin bu hafta başlama olasılığını hayli düşük görünüyor. Ne değişecek de bir ralli başlayacak? Temel ekonomi ve yeni meclis aritmetiği açısından bu haftaya sığabilecek bir şey yok. Borsadaki ya da bonoda yükseliş ancak bir kaç yatırımcıdan gelebilecek yüksek miktarlı daha doğrusu “hormonlu” alımlarla mümkün görünüyor. Böylesi bir alım beraberinde ‘sürü psikolojisini’ harekete geçirebilirse (mümkün ama hayli zor!) Cuma gününe kadar bir yükseliş görülebilir.
İMKB bu hafta hareketli geçer
Geçtiğimiz hafta başında 61.1138’e kadar gerileyi haftayı 62.806’dan kapatan İMKB’nin bu seviyeleri “dip kabul etmesi durumunda” bu hafta içinde 64.650 ve ardından da 65.700 seviyelerine kadar yükselmesi “teknik” olarak mümkün. Ancak ikinci seviyenin; “çoklu direnç” seviyelerine denk gelmesinden dolayı; aşılması ihtimalinin hayli düşük olduğunu düşünüyorum. Tam da bu noktada özellikle küçük yatırımcılara bir not: Bu hafta İMKB için hayli hareketli bir hafta olacaktır. Geçtiğimiz hafta düşük seviyelerden pozisyon almış olanlar başta olmak üzere kısa vadeli işlem yapanlar eğer çok net bir görüşleri yok ise pozisyonlarını azaltmalarında, elinde hiç pozisyonu olmayanlarında bu haftayı “tribünde” geçirmelerinde fayda var. Sahadaki maç hayli sert geçebilir bu hafta. Kondisyonu düşük olanların ayaklar altında kalabileceği bir haftaya giriyoruz. Böylesi zamanlarda kenara çekilip, olan bitene dışarıdan bakmakta fayda vardır!
Başrolde dolar var!
Bu haftanın asıl izlenmesi gereken piyasası döviz piyasası olacak. Geçtiğimiz hafta yabancı yatırımcıların olduğu söylenen piyasalara bir miktar döviz girişi gözlendi. Dolar/TL kurları iki haftadan sonra ilk kez 1.57’lere geriledi. Bu girişin bu hafta başında da devam etmesi durumunda; ki bu durum yukarıda İMKB için belirttiğim “sürpriz” alımların bir parçası olabilir; dolar/TL kurlarında 1.5615 ve ardından da 1.5525 seviyeleri görülebilir. Kurlardaki böylesi bir gerileme İMKB için yukarıda belirtmiş olduğum seviyelerin test edilme olasılığını güçlendirecektir.
Kurlardaki hareketin kalıcı; daha doğrusu ikna edici; olabilmesi için bono cephesinde de kayda değer bir “iyileşmenin” gözlenmesi gerekir.
Kayda değer iyileşme nedir derseniz, gösterge bono bileşiklerinin yüzde 8.70 bileşik seviyesini aşağıya geçerek 8.50 seviyesine inmesi gerekiyor. Aksi takdirde geçtiğimiz hafta açıklanan ve Mayıs ayında yüzde 2.42 artış gösteren ve yıllık TÜFE’yi “bir anda” yüzde 7.17’ye yükselten verilerin arkasının gelmesi durumunda bono bileşiklerinin bu seviyelerde kalması hayli zor!
Önümüzdeki iki hafta boyunca seçim sonuçları kadar bono faizlerini de yakından izlemekte fayda var. Zira uzun vade için en iyi ipucunu bono bileşik faizleri verecektir!
Ali AĞAOĞLU