TÜREV ÜRÜNLERİN U.S. BANKALARINDA KULLANIMI
Prof.Dr. Nurgül Chambers
1. GİRİŞ
Global ekonominin önümüzdeki aylarda büyük boyutlu sorunlarla mücadele etmeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır. Yunanistan’ın iflası şimdiden kabullenilmiş gibi görünüyor. Portekiz, İtalya, İrlanda ve İspanya’nın yanısıra diğer bazı Avrupa ülkeleri önemli finansal sorunlarla uğraşmak durumunda kalabilir. Krizin domino etkisi bir kez başlarsa, diğer birçok ülkenin yanısıra U.S. finansal sistemi de bundan olumsuz bir şekilde etkilenebilecektir. U.S bankaları Avrupa’daki bankaların kredi riskiyle karşılaşabilir. Zaten Amerika’da mortgage piyasasında Ağustos 2007’de başlayan ve 2009’da etkisinin azaldığı kabul edilen krizin izleri daha silinmemişti.
Borç krizinin yoğun olarak hissedildiği dönemlerde firma ve bireylerin Avrupa Bankalarına para yatırmakta çekingen davrandıkları hatta bankaların birbirine borç vermemeye çalıştıkları bilinmektedir. Bunun temelinde bankalara olan güvensizlik yatmaktadır. Bankaların finansal açıdan kırılgan olduğu ve her an yeni tehlikelerle karşılaşabilecekleri endişesi bu güvensizliğin temel kaynağıdır.
Geçtiğimiz aylarda bazı Avrupa ülkelerinin borçlanmasında tahvil faizlerinin dönem dönem oldukça yüksek oranlarda seyretmesi, finansmana şiddetle ihtiyaç duyan bu ülkeleri zor durumda bırakmıştır. Bir ülkenin çıkardığı tahvile yüksek faiz ödemek zorunda kalması, o ülkenin riskli bir ülke olduğu anlamına gelir. Ülkenin risk primi artıkça, bu ülkenin tahviline yatırım yapmayı düşünen yatırımcılar da tahvilden bekledikleri getiri oranını yükseltirler. Riskli bir ülkenin tahviline yatırım yaptıkları için elde edecekleri getirinin ülke riskini de kapsayacak şekilde yüksek olmasını beklerler. Bu da ülke açısından borçlanma maliyetinin artması ve finansal sorunlarının derinleşmesine neden olur. Ancak zaman zaman piyasaların bu kuralın dışına çıktığı gözlenmektedir. Örneğin geçtiğimiz günlerde S&P’un Avrupa’da Fransa başta olmak üzere 9 ülkenin notunu düşürmesi sonrasında, Fransa’nın açtığı tahvil ihalesinde faiz oranlarının düştüğü ve dolayısıyla Fransa’nın daha ucuza borçlandığı gözlendi. Halbuki bir ülkenin kredi notunun düşmesi o ülkenin önceye göre daha riskli hale geldiğinin göstergesidir.
Bölgeyi resesyona itebilecek Avrupa’daki borç krizi nedeniyle U.S. bankalarının riske maruz kalacağı konusunda endişeler bulunmaktadır. FED, krizin Amerika’ya sıçrama tehdidine karşı, bankaların olası bir fırtınaya hazırlıklı olup olmadığından emin olmak istemektedir. Bu nedenle 22 Kasım 2011 tarihinde bir açıklama yaparak, 19 bankaya yeni bir stres testi uygulanacağını ve bu bankalar arasında önde gelen 6 büyük bankanın da olacağını belirtmiştir. Bu testin amacı, Avrupa’daki borç krizinin artması durumunda olası piyasa şoklarına karşı bankaların dayanıklılığını ölçmek olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda önde gelen U.S. bankalarının, olası bir resesyon karşısında ayakta kalıp kalamayacağını anlamaya yönelik bir testtir.
Stres testi kapsamında, 19 büyük bankanın makroekonomik durum ve finansal piyasalara ilişkin çeşitli kötümser senaryolar karşısında, en olumsuz koşullarda bile faaliyetlerini sürdürecek yeterli sermayeye sahip olup olmadıkları saptanmaya çalışılacaktır. Bankalara sermaye planlarını 19 Ocak 2012’ye kadar sunmaları için süre verilmişti.
FED, stres testi uygulanacak bankalar arasında önde gelen 6 banka olarak; Bank of America, Citigroup, Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Morgan Stanley ve Wells Fargo’yu açıklamıştır. FED, 6 büyük bankadan Avrupa’daki çalkantılarla ilgili olası finansal şoklar karşısında doğabilecek kayıplarını ölçmelerini istemektedir.
Amerika’da türev ürünleri yoğun olarak kullanan önde gelen 5 banka; JP Morgan, Citibank, Bank of America, Goldman Sachs ve HCBC Bank olarak sıralanmaktadır. Bu bankalardan HSBC dışında diğer dördü FED’in belirlediği önde gelen 6 banka arasında bulunmaktadır. HSBC, her ne kadar sözkonusu 6 banka arasında yer almasa da stres testi uygulanacak bankalar arasındadır. FED’in belirlediği 6 banka arasında yer alan Wells Fargo ve Morgan Stanley, türev ürünlerin kullanımında HSBC’den sonra gelmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada ele alınmamışlardır. Çalışmada türev ürünlerde yoğunlaşan sözkonusu 5 banka, önde gelen bankalar olarak incelenecektir.
Türev ürünler mevcut bir varlığın başka bir finansal varlığa dönüştürülmüş hali olarak da nitelendirilebilir. Örneğin hisse senedi veya altın, bir futures kontrata veya opsiyon kontrata dönüştürülebilir. Sabit getirili bir tahvil swap işlemiyle değişken getirili bir finansal varlığa, başka bir deyişle sentetik bir varlığa dönüşebilir. Sabit faizli bir borç, swap edilerek değişken faizli bir borç haline gelebilir ya da tersi olur. Bu işlevleriyle türev ürünler mevcut varlığın doğasını değiştirmiş olurlar.
Amerika’da bankalara yeni bir stres testi uygulanacak olması, bankaların türev ürünleri ne ölçüde kullandığı ve türev ürünlerin bankalar arasında dağılımının nasıl olduğu konularını akla getirmiştir. Bu çalışmada bu konular incelenmeye çalışılacaktır. Çalışmadaki veriler OCC’den (Office of the Comptroller of the Currency) alınmıştır. OCC, geçtiğimiz günlerde en son verileri 2011 yılı 3. çeyrek itibariyle açıklamıştır. Veriler 1088 banka ve finansal kuruluştan derlenerek elde edilmiş olup bu sayı 2. çeyreğe göre 17 banka fazladır.
2. TÜREV ÜRÜNLERİN U.S. BANKALARINDA KULLANIM DURUMU
2.1. Türev Ürünlerin U.S. Bankalarında ve Finansal Kuruluşlarda Kullanımı
Bu bölümde Amerika’da önde gelen 25 banka ve finansal kuruluşta türev ürünlerin kullanımı incelenecektir.
TABLO I
U.S. Bankalarında Türev Ürünlerin Kullanım Durumu
(30 Eylül 2011 İtibariyle) Milyon $
(Grafiği büyütmek için üzerini tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Yukarıdaki tabloda Amerika’da önde gelen 25 banka ile bunların dışındaki diğer bankaların sahip olduğu türev ürünlere ilişkin veriler yer almaktadır. Tablonun ilk bölümünde türev ürünlerin toplam tutarları, ikinci bölümde ise türev ürünlerin kontrat çeşitlerine göre tutarları yer almaktadır.
Tablonun ilk bölümünde görüleceği üzere, bankaların ellerinde bulundurdukları türev ürünlerin toplamı 247,951,541 milyon $’dır. Bu tutar içinde diğer bankaların sahip olduğu tutar 360.714 milyon $ ile yok denecek kadar azdır. Bu durumda U.S. finansal piyasalarında dolaşımda bulunan türev ürünlerin tamamı, % 100’ü, 25 bankanın bünyesindedir. Anlaşılacağı üzere, Amerika’da türev ürünler bankalar arasında asimetrik dağılmıştır. Türev ürünlerin tamamını elinde bulunduran 25 bankanın riskli ürünlerde yoğunlaşması, kendi risk düzeylerini de yükseltmektedir.
Sözkonusu 25 banka arasında ilk beş bankanın diğerlerine göre türev ürünlerde ağırlıklı olarak yoğunlaştığı görülmektedir. Bunlar arasında JP Morgan ilk olarak göze çarpmaktadır. Önde gelen 25 bankanın sahip olduğu türev ürünlerin toplamı $247,590,827 milyon $’dır. Bu tutar içinde JP Morgan’ın sahip olduğu türev ürünlerin oranı %30’dur. Bunu %22 ile Citibank, yine %22 ile Bank of Amerika, %19 ile Goldman Sachs ve yaklaşık %2 ile HSBC izlemektedir. Weels Fargo Bank ise %1.6 ile HSBC’nin hemen arkasından gelmektedir.
Tablonun ikinci bölümünde türev ürünlerin çeşitleri olan futures, options, forward, swaps, tezgahüstü piyasalarda işlem gören opsiyonlar ve kredi türevlerinin yanısıra spot FX kullanım durumu yer almaktadır. Kredi türevleri, genellikle bir tahvil, borç veya endeksten kaynaklanan kredi riskini azaltmayı ya da riskin üstlenilmesini sağlayan bir finansal kontrattır.
Toplam tutarlar incelendiğinde swapların toplam türev ürünler içinde %63 ile en yüksek orana sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bunu %14 ile forward kontratlar, yaklaşık %13 ile tezgah üstü piyasalarda işlem gören opsiyon kontratlar izlemektedir. Kalan %10’luk oran ise diğer türev ürünler arasında paylaşılmıştır. Bu dağılımda dikkati çeken bir unsur da forward kontratların ulaştığı toplam tutarın (34.945 milyar $), futures kontratlara göre (4.766 milyar $) 7 kat daha fazla olmasıdır. Başka bir deyişle forward kontratlar futureslara göre çok daha fazla işlem hacmine sahiptir.
Tabloda ilk beş sırada yer alan bankaların kendi içinde sıralaması, kullandıkları türev ürünlerin çeşidine göre değişmektedir. Örneğin swapların kullanımında JP Morgan önde gelirken, futuresların kullanımında Bank of America öndedir.
Aşağıdaki grafik türev ürünlerin U.S. bankaları tarafından hangi amaçla kullanıldığını göstermektedir.
(Büyütmek için üzerini tıklayınız)
Grafik 1: Türev ürünlerin amaçlarına göre kullanımı.
Kaynak : http://www.occ.gov
Yukarıdaki grafikten görüleceği üzere, türev ürünlerin çok büyük bölümü (dealer-trading) halen piyasada dolaşımda bulunmakta, oldukça az bir bölümü son kullanıcılar (end user) tarafından tutulmaktadır. Başka bir deyişle türev ürünler yatırım amaçlı olmaktan çok ticari amaçla kullanılmaktadır. Bu da riskli ürünlerin piyasada elden ele dolaştığı anlamına gelmektedir.
Aşağıdaki tabloda 2001-2010 döneminde yıllık, 2011 yılında ise ilk üç çeyrekte türev ürünlerin kontrat çeşitlerinin yıllara göre dağılımı görülmektedir.
TABLO II
Türev Ürünlerin Kontrat Bazında Yıllara Göre Kullanımı
(2001 – 2010 Yılları ve 2011 Yılı 1. 2.ve 3. Çeyrek) Milyar $
(Grafiği büyütmek için üzerini tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Yukarıdaki tabloda türev ürünlerin çeşitlerinin kullanım durumu daha net bir şekilde görülmektedir.
Tablodaki veriler incelendiğinde, 2011 yılının 3. çeyreğine kadar genel olarak her dönemde türev ürünlerin kullanımının bir önceki döneme göre arttığı görülmektedir. Amerika’da Ağustos 2007’de mortgage piyasasındaki sorunlardan kaynaklanan finansal krizin önde gelen nedenlerinden biri olarak türev ürünler gösterilmişti. Buna rağmen, krizin etkisinin 2009 yılında azaldığı kabul edilirse, yukarıdaki tabloda 2007-2009 döneminde gerek kontrat bazında gerekse toplam tutar olarak bakıldığında, türev ürünlerin kullanımında bir düşüş olmadığı görülmektedir. Tam tersi futures&forward ve swap kontratlar hız kesmeden artmıştır. Opsiyonlar 2008’de artmaya devam etmiş, 2009’da yatay seyretmiştir. Kredi türevlerinde ise 2007-2008 arası önemli bir değişiklik olmadığı, 2009’da hafif bir düşüşün olduğu, sonraki yıllarda da artmaya başladığı görülmektedir.
2011 yılının 3. çeyreğinde ise bankaların tuttuğu türev ürünlerde 2. çeyreğe göre düşüş olduğu gözlenmektedir. Toplam bazda düşüş tutar olarak 1.385 milyar $, oran olarak yaklaşık % 0.6’dır. Avrupa’da yaşanan borç krizinin yarattığı çalkantıdan türev ürünlerin de etkilendiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte düşüşün oldukça küçük bir oran olduğunu vurgulamakta yarar vardır. Ayrıca 2011 yılının 3. çeyreğinde ulaşılan 247.952 milyar $’lık tutar, 2010 yılının yıllık toplam tutarı olan 231.181 milyar $’dan daha fazladır.
Yukarıdaki tabloda dikkati çeken bir diğer unsur da türev ürünler arasında swapların öne çıktığı ve diğer türev ürünlere göre her dönemde oldukça fazla kullanıldığıdır. Toplam bazda incelendiğinde, 2011 yılı üçüncü çeyreğinde swapların toplam içindeki payı yaklaşık %63’dür. Bunu %16 ile futures ve forward, yaklaşık %15 ile opsiyonlar, %6 ile kredi türevleri izlemektedir.
Bilindiği üzere, türev ürünler başka bir varlığa dayalı ürünlerdir. Bu varlıklar finansal varlıklar olabileceği gibi emtia da olabilir. Aşağıdaki tabloda, türev ürünlerin dayandıkları ilgili varlıklara göre kullanımı görülmektedir. Tablodaki sırasıyla bu varlıklar faiz oranları, yabancı para, hisse senedi, emtia ve kredi türevleridir.
TABLO III
Türev Ürünlerin İlgili Varlığa Göre Kullanımı
(2001 – 2010 Yılları ve 2011 Yılı 1. 2.ve 3. Çeyrek) Milyar $
(Grafiği büyütmek için tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Tablodan görüleceği üzere, ilk sırada yer alan faiz oranına dayalı türev ürünler 2011 yılının üçüncü çeyreği itibariyle % 82 oranı ile toplam içinde en büyük paya sahiptir. Bunu %11 ile yabancı para, %6 ile kredi türevleri izlemektedir. Hisse senedi ve emtiaya dayalı türev ürünlerin oranı oldukça düşük, %1’in altındadır. Bu sıralamanın, tabloda geçmiş yıllara bakıldığında 2001 yılından itibaren bu doğrultuda devam ettiği anlaşılmaktadır.
Tabloda 2011 yılının 2. ve 3. çeyreği karşılaştırıldığında faiz oranına dayalı türev kontratlarda düşüş olduğu görülmektedir. Düşüş tutar olarak 2.413 milyar $, oran olarak %1.2’dir. Diğer kontrat türlerinde bir düşüş olmadığından, toplam tutardaki düşüşün faize dayalı kontratlardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere, %82 oranı ile en yoğun olarak faize dayalı türev kontratlar ve bunun yanısıra %11 oranı ile yabancı para kontratları kullanılmaktadır. Bu yaygın kullanımları nedeniyle aşağıdaki tabloda sözkonusu kontratların yıllara göre vade yapısı ele alınmıştır.
TABLO IV
Faiz Oranı ve Yabancı Paraya Dayalı Kontratlarda Vade Yapısı
(2001 – 2010 Yılları ve 2011 Yılı 1. 2. ve 3. Çeyrek) Milyar $
(Grafiği büyütmek için tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Tablodan görüleceği üzere, 2001 yılından itibaren gerek faize gerekse yabancı paraya dayalı kontratlarda en çok bir yıl vadeye kadar olanlar kullanılmaktadır. Bunu 1 ile 5 yıl arasında vadesi olan kontratlar izlemektedir. Beş yıldan uzun vadeli kontratların kullanımının, bir yıl vadelilerle kıyaslandığında, oldukça düşük olduğu görülmektedir. Tabloda yer almamakla birlikte, benzer durum altın ve değerli metallere dayalı kontratlar için de geçerlidir.
Bankaların, uzun vadede risk ve belirsizliklerin yoğun olabileceği ve bunların yönünün tahmin edilmesindeki güçlükler nedeniyle, olası risklere karşı kendilerini korumak için daha kısa vadeli türevlere yöneldikleri düşünülmektedir.
2.2. Türev Ürünlerin Önde Gelen Beş U.S. Bankasında Kullanımı
Amerika’da türev ürünleri yoğun olarak kullanan önde gelen beş banka; JP Morgan, Citibank, Bank of America, Goldman Sachs ve HCBC Bank olarak sıralanmaktadır.
Aşağıdaki grafikte, türev ürünlerin 2011 yılının 3.çeyrek itibariyle önde gelen beş banka ve diğer bankalar arasında dağılımı görülmektedir. Bu dağılım, aynı zamanda kontrat türlerine göre dağılımı da içermektedir.
Grafik 2: Türev kontratların önde gelen beş banka ve diğer bankalar arasında 2011 yılının 3. çeyreğinde dağılımı.
Kaynak : http://www.occ.gov
Grafikte açık mavi ile belirlenen alan önde gelen beş bankayı, koyu mavi ise diğer bankaları temsil etmektedir. Toplam tutar olarak bakıldığında, neredeyse türev ürünlerin tümü önde gelen beş banka tarafından tutulmaktadır. Başka bir deyişle, önde gelen beş banka türev ürünlerde oldukça yoğunlaşmıştır. Diğer bankaların payı çok düşük kalmaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere, türev ürünlerin bankalar arasında dağılımında bir dengesizlik söz konusudur. Türev ürünler arasında swapların ulaştığı seviye hemen göze çarpmaktadır.
Grafik 2 ile ilgili veriler aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
TABLO V
Önde Gelen Beş Bankanın Türev Kontrat Çeşitlerini Kullanım Durumu
(2011 Yılı 3.Çeyrek İtibariyle) Milyar $
(Grafiği büyütmek için tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Yukarıdaki tabloda önde gelen beş bankanın kullandığı türev ürünler kontrat çeşitlerine göre yer almaktadır. Tabloda ilk bölümünde önde gelen beş bankaya, ikinci bölümde bu bankalar dışında kalan diğer bankalara ve son bölümde bütün bankalara ilişkin tutarlar ve bu tutarların toplam içindeki dağılımına yer verilmiştir.
Tablodan kolayca görüleceği üzere, 247.952 milyar $ tutarındaki toplam türev ürünlerin 236.977 milyar $’ına önde gelen beş banka sahiptir. Diğer bankaların sahip olduğu tutar ise sadece 10.974 milyar $’dır. Oransal olarak bakıldığında sözkonusu beş banka toplam türev ürünlerin yaklaşık %96’sınna sahiptir. Geriye kalan %4 gibi düşük bir oran diğer bankalar arasında dağılmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere swaplar %63’e ulaşan oranla diğer türev ürünlere göre oldukça fazla kullanılmaktadır.
Aşağıdaki tabloda önde gelen beş bankanın türev ürünleri kullanımı açısından kendi içinde sıralaması yer almaktadır.
TABLO VI
Önde Gelen Beş Bankanın Türev Ürünlerin Kullanımına Göre Sıralanması
(2011 Yılı 3.Çeyrek İtibariyle) Milyon $
(Grafiği büyütmek için tıklayınız)
Kaynak : http://www.occ.gov
Yukarıdaki tabloda önde gelen beş banka olarak nitelendirilen JP Morgan, Citibank, Bank of America, Goldman Sachs ve HCBC Bank’ın 2011 yılının 3. çeyreği itibariyle sahip oldukları türev ürünlerin toplam tutarları görülmektedir. Söz konusu bankaların elindeki türev ürünlerinin toplamı 236. 977 milyar $’dır. Bu toplam içinde en büyük pay yaklaşık %32 ile JP Morgan’a aittir. Bunu %23’lük oranlarla Citibank ve Bank of America izlemektedir. Goldman Sachs’ın oranı % 20’dir. En düşük pay yaklaşık %2 ile HSBC’ye aittir. JP Morgan’ın yüksek oranda türev kontrat tutmakla türev piyasalarda öncü rolü oynadığı anlaşılmaktadır.
Tabloda yer almamakla birlikte önde gelen beş banka da türev kontratlarda bir yıla kadar vadesi olanları tercih etmektedir.
3. SONUÇ
U.S. bankacılık sisteminde, türev ürünler çok sayıda finansal kuruluş arasında yalnızca küçük bir grubun elinde bulunmakta ve bu küçük grup tarafından yönetilmektedir. U.S. finansal piyasalarında dolaşımda bulunan toplam türev ürünlerin %96’sına önde gelen beş banka sahiptir. Dolaşımda bulunan türev ürünlerin %82’si faiz oranına dayalı ürünlerdir. Faize ve yabancı paraya dayalı türev kontratların büyük çoğunluğu 1 yıla kadar vadelidir. Kontrat çeşitlerinde %63 oranı ile swaplar önde gelmektedir.
U.S. bankacılık sisteminde, 2011 yılı Eylül sonu itibariyle 156.132 milyar $ swap dolaşımda bulunmaktadır. Bu tutarın 150.502 $’ı, başka bir deyişle neredeyse tamamı önde gelen beş bankanın elindedir. Swap kontratların büyük çoğunluğunun faize dayalı swap işlemlerinden oluştuğu kabul edilirse, sözkonusu beş bankanın borç ilişkilerinde swaplar nedeniyle artış görülebilir. Çünkü faiz swapları karşılıklı iki taraf arasında bir kredi hattının oluşturulmasını gerektirir. Ayrıca swap ve diğer türev ürünlerin banka ve işletmelerin bilançolarında değil, bilanço dışında nazım hesaplarda göründüğünü belirtmek gerekir. Örneğin, bir banka doğrudan borç alırsa bunu bilançosunun kaynaklar kısmında borçlar kaleminde göstermek zorundadır. Böylece borç tutarı yükselmiş ve daha borçlu bir banka haline gelmiş olur. Diğer taraftan swap kontrata dayalı bir boçlanma yaptığında, bu işlem bilançoda yer almaz ve aslında borçlu olduğu halde daha az borçluymuş gibi görünür. Kısacası önde gelen beş banka sahip oldukları swap kontratlar nedeniyle göründüklerinden daha borçlu olabilirler.
Türev ürünlerin asıl kullanım amacı riskten kaçınmaktır. Ancak spekülatif amaçlı kullanıldıklarında riskli hale gelebilirler. Kaldıraçla finanse edilebilme özellikleri de bu riski artıran unsurlar arasındadır. Bankaların türev ürünlerde yoğunlaşmaları risklerini artırmakla birlikte, kendilerini hedge edebilenler bu anlamda büyük bir zorlukla karşılaşmayabilirler. Türev ürünler hedge amaçlı olarak kullanılabildikleri gibi kendileri de hedge edilebilir. Başka bir deyişle, sahip oldukları türev ürünleri iyi ve doğru bir şekilde hedge eden bankalar riskten kaçınabilirler.
Türev ürünler her ne kadar riskli finansal varlıklar olsalar da piyasa riskini tümüyle yansıtmazlar. Piyasada türev ürünlerden daha fazla risk ve belirsizlik yaratan unsurlar vardır. Örneğin, bazı ülkelerin Merkez Bankaları. J
Geçtiğimiz günlerde, ünlü iktisatçı Stiglitz “2011 berbattı diyorsanız bir de 2012’yi görün” diyerek, 2012 beklentilerini tek cümleyle özetlemiştir.
Piyasalarda olası yeni bir finansal kriz global anlamda finansal erimeye neden olabilir. Böyle bir durumda önce istihdamda erime, sonra kârlarda erime, daha sonra da bazı bankalarda erime ve yok olma söz konusu olabilir.