Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bazı yetkilerinin Merkez Bankası’na geçmesi üzerinde düşünmek gerekiyor.
6 Ocak günü Bloomberg’in internet sitesinde çıkan habere göre, ABD’nin St. Louis Merkez Bankası Başkanı, ABD Merkez Bankası’nın (FED) enflasyon hedeflemesi uygulamasına geçmeyi düşündüğünü açıklamış. Açıklama hakkında bazı iktisatçıların görüşleri de yer alıyor aynı haberde. Özellikle kamuoyuna açıkça duyurulan bir enflasyon hedefinin, FED’in saydamlığı arttırma politikasının en önemli adımlarından biri olacağı düşüncesi var.
Elbette enflasyon hedeflemesi rejimi sadece enflasyon hedefi açıklamaktan ibaret değil. 2010 sonuna kadar Türkiye’de gerçekleştirilen uygulamadan biliyoruz öyle olmadığını. Öte yandan FED’in uyguladığı politikanın, enflasyon hedefini açıklamak dışında enflasyon hedeflemesi rejimine oldukça yakın olduğunu da görmek gerekiyor.
Ortada çeliÅŸki yokÂ
Konuya yakın olanlar açısından bu savım ‘garip’ karşılanabilir. Zira genellikle bunun tersi söyleniyor. En büyük kanıt olarak da, yasayla, FED’den iki amaca ulaşmak üzere para politikasını yürütmesinin talep edilmesi gösteriliyor. Bu amaçlar, fiyat istikrarını sağlamak ve en yüksek istihdama ulaşmak. Özellikle bu ikinci amacın enflasyon hedeflemesi rejimiyle çeliştiği düşüncesi yaygın.
Oysa ortada bir çelişki yok. Dünyada yaygın olan uygulama, esnek enflasyon hedeflemesi. Bu çerçevede merkez bankalarının bir amacı var. Bu amaç, iki farkın ağırlıklı toplamından oluşuyor. Bir: Enflasyon ile enflasyon hedefi arasındaki fark. İki: Üretim ile üretimin potansiyel düzeyi arasındaki fark. Bu ikinci farkı, yani çıktı açığı olan bilinen değişkeni, işsizlik ile doğal (normal) işsizlik oranı arasındaki fark cinsinden de yazmak mümkün. Sonuçta, FED’in ulaşmak istediği amaçlarla esnek enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez bankalarının ulaşmak istedikleri amaçlar arasında belirgin bir fark yok. Ayrıca FED bağımsız bir merkez bankası. Sonuçta, enflasyon hedefini ilan etmek ve bu hedefe varılıp varılamayacağı üzerinden iletişim politikasını yürütmek dışında, FED’in yürüttüğü politika enflasyon hedeflemesi rejimine ters düşmüyor.
Çıkaracağımız dersÂ
Neyse… Akademik sayılabilecek bu tartışmayı köşeme taşımamın nedeni ÅŸu: Küresel krizden sonra enflasyon hedeflemesi rejiminin yararları hakkında şüpheler artıyorken FED’in tam anlamıyla enflasyon hedeflemesine geçmeyi düşündüğünün açıklanması oldukça ilginç bir geliÅŸme. Bu arada FED BaÅŸkanı Ben Bernanke’nin enflasyon hedeflemesi alanında akademik katkıları olduÄŸunu hatırlatayım.
Kuramsal olarak bu konuda katkı vermiş birinin uygulamada bu ihtiyacı duymuş olması önemli. Üstelik herhangi bir uygulamadan söz etmiyoruz; tüm dünya için en önemli para politikasını yürütüyor bu kişi. FED’in düşüncesi hayata geçer ya da geçmez. Sonuç ne olursa olsun, Türkiye açısından bu tartışmadan alınması gereken bir ders var. O dersi, bu tartışmadan bağımsız olarak bu köşede son günlerde defalarca dile getirdim. FED’den destek alarak bir daha yazayım; belki işe yarar:
Türkiye’de 2002-2010 arasında uygulanan para politikası çerçevesi, güçlü bir para politikası çerçevesi. Bu çerçeveye çok ters işler yapmaya gerek yok. Enflasyon hedeflemesi rejimine tekrar geri dönmekte yarar var. Finansal istikrarı da gözetecek şekilde bu rejimi güçlendirmek mümkün üstelik. Bunun için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bazı yetkilerinin Merkez Bankası’na geçmesi üzerinde düşünmek gerekiyor.