İMKB’nin yurtdışından genelde pozitif ayrıştığı bir haftayı geride bıraktık. Geçtiğimiz haftanın en önemli gelişmesi haftanın son günü S&P’den Avrupa ülkelerine gelen not indirimleri gibi görünse de bizce İMKB’nin pozitif ayrışması daha fazla dikkat edilmesi gereken gelişmeydi. Hafta içinde günlük strateji bültenlerimizde bu pozitif ayrışmanın nedenlerini detaylı bir şekilde aktarmaya çalıştık. Burada da kısaca değinecek olursak bu pozitif ayrışmanın arkasında kasım ayı cari açık verisi ve Başbakan’ın net bir şekilde düşük faiz ve büyümenin sürdürülmesinden yana olduğunu açıklaması yer aldı.
Beklenen oldu, not indirimleri geldi
Haftalardır AB’de bazı ülkelerin notlarının indirilebileceği konuşuluyordu. Geçtiğimiz hafta Fitch Almanya’nın ve Fransa’nın notlarını bu yıl koruyacağı açıklarken, başta İtalya olmak üzere negatif izlemede olan ülkelere her an yeni bir not indirimi gelebileceğini açıklamıştı. Haftanın son günü S&P, Fitch’ten önce davranarak Avrupa’da 9 ülkenin notunu birer ya da ikişer kademe düşürdü. Notu düşürülen ülkeler şunlar: Fransa, Avusturya, İtalya, İspanya, Portekiz, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta, Slovakya ve Slovenya. Bu haber uzun süredir beklendiği için alınan pozisyonlarda ve fiyatlarda bu durumun büyük ölçüde yer aldığını düşünüyoruz. Bu nedenle önemli bir haber olmasına karşın zaten uzun süredir fiyatlarda baskı oluşturduğu için çok sert fiyat hareketlerine neden olmayabilir. Özetle olumsuz beklentinin realize olduğunu ve piyasaların çok ciddi negatif reaksiyon vermediğini görebiliriz. Önümüzdeki günlerde muhtemelen Fitch ve Moody’s de benzer şekilde not indirimine gideceklerdir. Buna da neredeyse kesin gözüyle bakıldığı için bu kurumlardan gelecek not indirimleri de muhtemelen çok kısa vadeli etkiler yaratacaktır. Fakat bu kurumlardan Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nun (EFSF) notunun kırılması, Almanya, İngiltere gibi beklenmeyen ülkelerden birinin notunun kırılması ya da görünümlerinin negatife çekilmesi gibi bir sürpriz gelmesi durumunda fiyatlamalar yeniden yapılacaktır.
EFSF’nin notu düşebilir mi?
Bu hafta en çok tartışacağımız konu bu. EFSF’nin kredi notu, doğrudan kaynak sağlayan ülkelerin notuna bağlı olduğu için, yeni düzenlemeler ya da yeni garantiler olmaması durumunda, ülkelerin ardından EFSF’nin de notu düşürülebilir. Bu durum ucuz fonlama sağlayan bu fonun kaynak maliyetinin artması anlamına geleceği için EFSF’nin etkinliğini azaltacaktır. Zaten bu durum önceden görüldüğü için kendi kaynağı ve bağımsız kredi notu bulunacak Avrupa Daimi Kurtarma Fonu (ESM) yürürlüğe alınmaya çalışılıyor. ESM’nin tam olarak devreye sokulmasıyla birlikte fon kendi sermayesi ve bağımsız kredi notu olan bir kurum olacak. Bu durumda EFSF’nin etkinliği ve önemi de azalmış olacak.
FED’de yeni parasal genişleme söylemi arttı
FED üyelerinden arka arkaya FED’in yeni bir parasal genişlemeye gitmesinin kaçınılmaz olduğunu açıklamaları geliyor. Geçtiğimiz hafta FED üyelerinden Evans, Dudley, Rosengren ve Williams parasal genişleme taraftarı olduğunu dile getirirken, Cuma akşamı konuşmaları takip edilen Duke, Lacker ve Bullard’dan da benzer açıklamalar geldi. Görünen o ki FED büyümeye odaklanmış durumda ve bunu sağlayabilmek için de elinden geleni yapacak. Bu da verilerle birlikte ABD’de endeksleri destekleyen en önemli beklenti. Yakın bir zamanda FED’in yapacağı yeni genişlemenin tutarları konuşulmaya başlanabilir. Daha önceki süreçte de gördüğümüz üzere bu sürecin başlaması piyasalarda heyecan yaratacaktır.
Sanayi üretimleri önemli
Bu hafta açıklanacak veriler içinde Salı günü Çin’den, Çarşamba günü de ABD’den gelecek olan sanayi üretimi verileri ön plana çıkıyor. Henüz resmi olarak açıklanmasa da AB’nin resesyonda olması ve Japonya’da durumun iç açıcı olmaması ekonominin bu iki devinde çarkların işlemeye devam etmesini zorunluluk haline getiriyor. Küresel ekonomik büyümenin dinamosu olarak ortaya çıkan Çin ve ABD’den gelecek veriler küresel ekonomi açısından bu nedenle çok önemli. Bu veriler piyasalardaki seyri değiştirebilecek güce sahip, bu nedenle dikkatle takip edilmeli.
Euro Bölgesi’nde ihaleleri takip ediyoruz
Yılın ilk haftası moralleri bozan ihalelerin ardından, Avrupa Merkez Bankası’nın likidite desteğine devam edeceği beklentilerinin artmasıyla, geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen ihaleler rahat atlatıldı. Fakat bu ihaleler hala kritik ve önümüzdeki günlerde de takip edilmeye devam edilecek. Bu hafta içinde öne çıkan ihaleler ise Türkiye saati ile şöyle: Pazartesi günü 16:00’da Fansa, Salı 11:30 İspanya 12:00 Yunanistan ve 13:00 Türkiye, Çarşamba 12:15 Almanya ve 12:30’da Portekiz, Perşembe günü de 11:30 İspanya. Not indirimleri ardından Euro Bölgesi’nde oluşacak faizler yakından takip edilmeli. Geçen hafta olduğu gibi bu hafta da faizler önemli gösterge olmaya devam edecek. İtalya’da geçen hafta %6,41’e kadar düşen 10 yıllıklarda hafta başında %6,70 civarından işlemler geçiyor. Bu faizler yeniden %7 üzerine mi yoksa %6,50 altına mı inecek izleyeceğimiz en önemli verilerden biri.
Ä°ran korkutuyor
Global ölçekte en önemli risk unsuru İran ve petrol fiyatları. Önceki hafta Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinde bulunan İran, şimdi de Arap ülkelerine petrol üretimlerini arttırmaları durumunda sonuçlarına katlanmaları gerekecekleri yönünde sert açıklamalar geldi. İran en azından Mart ayında gerçekleştirilecek seçime kadar iç siyaset malzemesi olarak bu tür açıklamaları yapmaya devam edecek gibi görünüyor. Her ne kadar muhalefet seçimleri boykot eğilimde olsa da seçimlere katılım oranı ve alınacak oy meşruiyet açısından önemli. İran’ın gerginliği tırmandıracak açıklamalarına devam etmesi, petrol fiyatlarının yükselmesine ve Türkiye gibi enerji ithalatı yüksek ülkelerin ekonomik verilerinde bozulmaya neden olacaktır. Ayrıca yüksek enerji maliyeti küresel ölçekte büyümeye de negatif katkı yapacaktır. Bu nedenle İran konusu coğrafi değil küresel ekonomik bir sorun olarak değerlendirilmelidir.
Türkiye için Irak ve Suriye büyük risk
İran’a küresel bir sorun gözüyle bakarken, güney sınırımızda Irak ve Suriye bölgesel sorun teşkil ediyor ve bu sorun en çok Türkiye’nin başını ağrıtacağa benziyor. Bu konuya hemen hemen her hafta değinmemizin nedeni, bu bölgede fırtınanın kopmasını yakın görüyor olmamız. Haftasonu Irak’ta yine katliam boyutuna ulaşan terör eylemleri vardı. Kerbela olaylarını anan Şiiler üzerine yapılan saldırılarda yine onlarca can kaybı yaşandı. Irak’ta karşılıklı gerçekleşen bu saldırılar mezhep çatışmaları ihtimalini artırıyor. Suriye’de ise Esad rejimine yönelik baskılar artıyor. En son Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini dile getirdi. Esad rejiminin gidici olduğunu sürekli dile getiriyoruz, fakat bu gidiş çok da barışçıl yollardan olacağa benzemiyor. Her geçen gün Türkiye’nin müdahil olacağı bir askeri müdahale olasılığı artıyor. Gelişmeleri izlemekte fayda var.
NOT: MARBAS Menkul Değerler tarafından hazırlanan bülten ve yorumlara Twitter üzerinden de ulaşabilirsiniz. Twitter Adresimiz:  https://twitter.com/#!/MARBAS_MENKUL
Üzeyir DOĞAN / Araştırma Müdürü
MARBAÅž Menkul DeÄŸerler
[email protected]
0212 286 30 00 (pbx)