Hepimizin halen izlemekten keyif aldığımız ‘Hababam Sınıfı’ serisinin ‘Tatilde’ isimli bölümünde okul satılığına çıkarılır. İşte o gün öğretmenliğin idol ismi Kel Mahmut çocuklara şunu öğütler: “Okul sadece dört duvarı bir çatısı olan yer değildir. Okul her yerdir.”
Meseleyi biraz daha genişletirsek, öğretim ve eğitim hayatın her alanında devam eder. Lisedeki değerli sınıf ve matematik öğretmenim Cemal Torcuk’un bize dediği gibi: “Okula gidip gelmekle adam olunmaz. Önce adam olacaksınız, sonra okula gidip geleceksiniz. Yoksa okumuş eşek olursunuz.”
Anlaşılıyor ki birileri hem sadece okula gidip gelmiş, hem de Kel Mahmut’u hiç anlamamış. Eğer böyle olmasaydı 19Mayıs törenlerinin okullar dışında kutlanmasını ‘derslerden soğumak’ gerekçesiyle uygulamadan kaldırmazlardı.
Bu törenler hakkıyla yapılıyor muydu, o da tartışılır. Fakat bunun okullarda bir şölen ve heyecan yarattığını hem öğrencilik yıllarımdan, hem de oğlumun şimdiki yaklaşımlarından anlıyorum. Yani öyle iddia edildiği gibi bir derslerden soğuma yok.
Aksine tören alanlarındaki gösterilerin hazırlık aşamasında ‘not karşılığı’ olmayan çok daha önemli dersler var. Birlik olmak, ekip ruhunu geliştirmek, milli bir duygu içerisinde tek yürek olmak gibi paha biçilmeyecek erdemler çocuklara aşılanır.
Törenlerin hakkıyla yapılmadığına ilişkin düşüncem ise her milli bayram için geçerli. Ben her birinin gerçekleştiği sahada anılması gerektiğine inanırım. Çanakkale’ye gelen Anzaklar’ı, Japonya’da atam bombası faciasının anılmasında iki şehre götürülen çocukları düşünün.
Bizler de mesela 19 Mayıs’ı Samsun’da, 30 Ağustos’u Kocatepe’de kutlamanın, o ruhu aktarmanın yollarını aramalı, çocuklarımızı bu noktalara taşımalıyız. Fakat okul dışı törenleri tamamen yok hükmünde saymak ve gerekçe olarak da ‘derslerden soğumak’ anlaşılır gibi değil.
Bu törenlerde görev alan çocuklar zaten gönüllüdür. Kimseyi ‘zorlama’ yalanıyla bu işe alet etmeyin. Aynı mantıkla önümüzdeki süreçte çocukların spor yapması, tiyatro ile ilgilenmesi, kendi aralarında faaliyette bulunması da yasaklanabilir. Oysa her birinden alınacak ders vardır.
Hele ki söz konusu olan milli bayramlar ise, bu ruhu veremediğiniz insanların, gelecekte ülkelerini sevmesini, yaptıkları işlerde ülke çıkarlarını gözetmesini bekleyemezsiniz. Yani bu iş bir ruhu anlatma, yaşananlardan yaşamayanlara ders aktarma faaliyetidir ve alınacak nottan, at yarışı gibi sınavlara sokulan çocukların dolduracağı boşluklardan çok daha kritik önemdedir.
Eğer bir milli duygunuz yoksa, ekonomide nerede olduğunuz, üretiminizin ne düzeyde olup olmadığı, iş gücünüzün niteliği de değerini kaybeder. İşte bu ruhu kaybettiğiniz gün birileri çıkar ‘Daha ucuza geliyor, üreteceğimize, ithal edelim’ diyen sivri akıllılar musallat olur ülkeye.
Göstermelik, yasak savan kısa anmalar yerine, çocuklara işin ruhunu aktarmayı başaramazsak ve bunların boş bir aktivite olmadığını anlamazsak, notları çok iyi, içi boş binalara benzer çocuklar yaratırız. Unutmayın ki, temeli olmayan muhteşem gökdelenler yaratırsanız, onların ömrü ise sadece ilk depreme kadardır. Ve görüyorum ki bu ülkede temelsiz gökdelenler dikmek gibi bir hastalığa yakalandık. Bu ülkenin istiklâl mücadelesini temsil eden 19 Mayıs ile oynamayın. Yanlış yapıyorsunuz.
Nitekim Atatürk de bu eğilimin sonucu ile ilgili bize mesajını veriyor. Ne diyor? “Milli benliğini yitirmiş uluslar, başka milletlerin avıdır.”