Merkez bankaları dövize sadece alarak ya da satarak müdahale etmezler. Likidite, faiz ve diğer araçlarını da kullanarak döviz fiyatı belirlemeye çalışırlar. Bunlardan birisi de sözle müdahaledir.
Merkez Bankası BaÅŸkanı Erdem Başçı cuma günü Bursa’da yaptığı konuÅŸmada sözle müdahale aracını kullandı. Hem de son derece sert bir biçimde.
Başçı piyasalara ve kamuoyuna, eskiden kullanıldığı ÅŸekliyle “Döviz alanın eli yanar” mesajını verdi. “Kim TL’ye para yatırırsa, kazanacak” ÅŸeklinde oldukça iddialı ve dövize olan talebi azaltması beklenilen beyanlarda bulundu.
Bu söylemlerin altında Türk Lirası’nın bu yıl diÄŸer yabancı paralara karşı deÄŸerleneceÄŸi varsayımı yatıyor. Avrupa iyileÅŸme sinyalleri gösterir ve uluslararası likidite artmaya devam ederse, yabancıların bugüne kadar nakit tuttukları paraları yatırımlara yöneltecekleri, Başçı’nın yaptığı sözlü müdahalenin odak noktasını oluÅŸturuyor. Bundan nasibini alacak olan TL de deÄŸer kazanacak.
Ben de böyle düşünüyorum. Ancak uluslararası finans konjonktürünün ne getireceği henüz belli değil. Henüz çok belirsizlik var.
Öte yandan süregiden cari açık ve enflasyon sorunlarımızın alacağı durum da tam şekillenmiş değil.
BAÅžKANIN RÄ°SKÄ°
Ağustos 2011 tarihinden geçen hafta sonuna kadar 15 milyar dolar döviz satmış bir merkez bankası başkanının, bu süreci durdurmak için yaptığı sözlü müdahale önemli riskleri içeriyor.
Birincisi, varsayımlar gerçekleÅŸmezse hem kendinin hem de Merkez Bankası’nın kredibilitesi önemli kayba uÄŸrayacak.
Ä°kincisi, bizim milletimizin düşünce sisteminde “şüphe” unsurunun önemli bir yer tuttuÄŸunu unutmamak gerekir. Somut bir sonuç görmeden davranış biçimini deÄŸiÅŸtirmez. Enflasyonun hedefine vardığını ve doların fiyatının belirli bir düzeye indiÄŸini görmeden hareket etmez.
Üçüncüsü, Türkiye’ye iliÅŸkin soru iÅŸaretleri giderek artan yabancı yatırımcıların, özellikle faizler konusunda belirsizliÄŸin yoÄŸun olduÄŸu bir ortamda bize fon saÄŸlamaları konusunda harekete geçmeleri zaman alabilir.
Dördüncüsü, henüz karşılaÅŸmadığımız dışarıdan kaynaklanabilecek güçlü bir spekülatif saldırı durumunda TL’yi savunmak güçleÅŸebilir.
Sayın Başçı’nın yaptığı sözle müdahalenin sonuçlarını bekleyip, durumu o zaman daha iyi yorumlayabileceÄŸiz.
Umarım haklı çıkar. Ama olur da çıkmazsa siyasetçinin sorumluluğu atacağı adres zaten şimdiden belli demektir.
***
Döviz rezervlerini harcamanın dayanılmaz ağırlığı
Merkez bankaları finansal türbülansların etkilerini azaltmak için döviz rezervi biriktirirler. Bu da doğaldır ve doğrudur.
Kriz çıktığında bu dövizleri kullanarak ekonominin uğrayabileceği zararları hafifletirler.
Ancak ne yazık ki bu bizde farklı algılanır. Döviz rezervleri milli servet gibi görülür. Satıldığında herkes bir anda aslan kesilir.
2001 krizi sırasında satılan 5.5 milyar dolar tutarındaki döviz rezervi için “Merkez Bankası kapılarını açıp, dövizlerimizi peÅŸkeÅŸ çekti” diye eleÅŸtirenler, aÄŸustos ayından bu yana satılan 15 milyar dolar için seslerini çıkarmıyorlar. Yüzleri bile pembeleÅŸmiyor.
Sadece “Satılan dövizler Türkiye’de kaldı” gibi gerçekleri yansıtmayan siyasi söylemler ortalıkta dolaşıyor.